29 Şubat 2012 Çarşamba

Hattat Holding Amasra'daki Termik Santrali Çinli AVIC ile Yapacak



   22.02.2012


Foto: Rıza Özel (AA)



Hattat Holding'e ait Hema Endüstri AŞ'nin Bartın-Amasra'da yerli taşkömürü ile kuracağı 1.320 Megavatlık (MW) termik santrallin 'mühendislik, satınalma ve inşaat' işleriyle ilgili, Çinli AVIC International firması ile 1 milyar dolarlık bir çerçeve anlaşması imzalandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın şahitliğinde gerçekleşen anlaşmaya, Hattat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat ile AVIC International Cooperation Başkan Yardımcısı Liu Jun imza koydu. 
     
İmza töreninde konuşan Bakan Yıldız, ''1.320 MW'lik santralin imza törenindeyiz. Bu projeyi destekliyoruz. Gerek yerli taşkömürü, gerekse yerli linyit kömür kaynaklarımızla beraber ülkemizdeki enerji portföyünün yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın değerlendirilmesiyle ilgili önemli bir imzadır'' diye konuştu. Projenin birçok açıdan fayda getireceğini ifade eden Yıldız, proje ile yaklaşık 5 milyon ton kömürün işleneceğini, bunun da 1 milyar dolarlık ithalattan kurtulma anlamına geldiğini bildirdi. Enerji Bakanı, ''Çevreye ve yeşile saygı içerisinde bu yerli kaynaklarımıza ulaşabiliyor olmamız lazım. Yerli kaynaklarımızın her birisi doğalgazla alakalı ithalatımızı azaltma anlamına gelmektedir'' dedi. 
     
'Ultra ultra süper' kritik bir santral
     
Törende konuşan Hattat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat ise, santralin 'ultra ultra süper' kritik bir santral olacağını kaydederek, dünyanın en yeni teknolojisiyle kurulacak bir santral olacağını vurguladı. 
Santralin toplam maliyetinin sorulması üzerine Hattat, 4 bin MW güce eriştiklerinde 4 milyar dolarlık bir yatırımı yapmış olacaklarını bildirdi. Hattat, ''Şimdiden 260 milyon avro yatırdık. Santral için şu anda ÇED sürecindeyiz, ÇED süreci bittiği anda hemen inşaata başlayacağız ve 3,5 yıl sürecek'' diye konuştu. Küresel kriz ortamında projenin finansmanını nasıl sağlayacaklarının sorulması üzerine, yeterli öz kaynağa sahip olduklarını belirten Hattat, ''Kriz kuzey yarım kürede yaşanıyor, dünyanın öbür yarı küresinde finansman krizleri pek yaşanmıyor'' yanıtını verdi. 
     
Santralin yeriyle ilgili bir problemin olduğunun hatırlatılması üzerine ise Hattat, daha önce bakanlığın gösterdiği yerin denizaltıların sığındığı mağaralara rastlayan bir yer olduğunu ve bu yerin değişmesi için bakanlığa başvuru yaptıklarını dile getirdi. Hattat, santral kuruluncaya kadar çıkarılan kömürün satılacağını, kurulduktan sonra ise tamamının santralde kullanılacağını da vurguladı. 
     
AVIC International Cooperation Başkan Yardımcısı Liu Jun ise 2008 yılında geldikleri Türkiye'de bir santral projesi yaptıklarını, bugünkü santral projesinin ikinci projesi olacağını söyledi. Ultra ultra süper kritik bir santral olacağını kaydeden Jun, Çin'den getirecekleri teknoloji ile birlikte bu projeyi en iyi şekilde tamamlayacaklarına inandıkları bildirdi. 

Boğaziçi de Kentsel Dönüşüm Kapsamına Alındı



24.02.2012


Hükümet, İstanbul Boğazı’nın “geri görünüm ve etkilenme alanı” olarak tanımlanan sahile 9 kilometreye kadar olan bölümlerini, kentsel dönüşüme açan düzenleme yaptı. Milliyet Gazetesi’nden Önder Yılmaz’ın haberine göre düzenleme ile söz konusu alanlardaki araziler kentsel dönüşüm kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve belediyelere devredilebilecek. 

Kamuoyunda “kentsel dönüşüm” olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nda, değiştirilerek kabul edildi. Tasarı askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile askerin atıl durumdaki gayrimenkullerinin belli şartlar altında TOKİ ve belediyelere devrine de olanak sağlıyor.

Boğaziçi son dakikada

Tasarıda son dakika önergesiyle Boğaziçi Kanunu’na atıf yapılarak, Boğaziçi de kentsel dönüşüm kapsamına alındı. Önergede, “9. maddenin 2. fıkrasında (ı) bendinden sonra gelmek üzere (i) bendi olarak; ‘Geri görünüm ve etkilenme bölgeleri bakımında 18.11.1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun’  ibaresinin eklenmesi” ifadesi yer aldı. Değişikliğin gerekçesi ise “boğaziçi kanunu kapsamında kalan geri görünüm ve etkilenme bölgelerinde kalan alanlarda da kanunun uygulanabilmesi amacıyla bu değişiklik yapılmıştır” şeklinde açıklandı.

Komisyonun CHP’li Üyesi İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, Milliyet’e, “Deniz manzaralı gökdelenleri dikip geri bölgelerde rant yaratacaklar. Yüksek fiyatlarla lüks inşaat peşindeler. İstanbul’un her yeri bitti kusur sadece Boğaziçi’nde mi kaldı da bu değişikliği yaptılar? İstanbul’un silüetini bozacak girişimler kentsel dönüşüm olmaz” dedi.

‘Rant yasası değil’

Milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “tasarının aceleyle çıkarılmaya çalışıldığı” yönündeki eleştiriler üzerine, “Biz bu yasayı çıkarmalıyız. Buna ’rant yasası’ diyemeyiz. Mecburi bir yasadır, bunu çıkarmalıyız. Vatandaşın canını korumalıyız” dedi.

Haber: yapi.com.tr

28 Şubat 2012 Salı

İstanbul Finans Merkezi Projesinde geri sayım başladı

Alibeyköy'de Finanskent ismiyle satışa çıkan kendi içinde izinlerde problemler yaşayan konut projesi vardı. Sanırım tamamlandı ve finansçıların oturacağı söylenmişti. Neler oldu sonrasında bilmiyorum ancak. 
Anadolu yakasında Sarphan FinansPark ismiyle başlatılan proje bu bölgenin finans başkent olmasına öncülük edeceğini düşünüyorum. 





Projenin dünyanın en prestijli gayrimenkul ödülünü Londra'da aldığını biliyorum.  Ayrıca karma kullanım alanında da bir ödül kazanarak ödüle doyman bir proje.


Gayrimenkul sektöründe doping etkisi yaratacak iki önemli adımda sona gelindi. İstanbul Finans Merkezi Projesi kazma vurulacak hale geldi. Yabancıya konut satışını sağlayacak taslak da hazır.





1- Finans merkezi kazmaya hazır
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından planlanan Ataşehir’de inşa edilecek İstanbul Finans Merkezi çalışmalarında son aşamaya gelindi. Finans kurumlarının genel müdürlüklerinin ve merkezlerinin taşınacağı, özel sektörün iş, ticaret ve konut alanlarından oluşan projelerinin yükseleceği İstanbul Finans Merkezi, toplam 1 milyon 770 bin metrekarelik alandan oluşuyor. İstanbul Finans Merkezi’ne ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından konsept proje hazırlatıldı. Önümüzdeki günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar öncülüğünde, çeşitli finans kurum ve kuruluşlarının temsilcileriyle düzenlenecek toplantıda proje tanıtılacak.
3 MİLYON M2 İNŞAAT
2.5 emsal imar hakkına sahip olan arazide, emsal dışında kalan otoparklar ve sosyal tesislerle birlikte yaklaşık 3 milyon metrekarelik inşaat yapılacak. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarına göre, Ataşehir Finans Merkezi sadece gündüzleri yaşayan bir merkez degil, 24 saat yaşayan bir kent görünümünde olacak. Projenin yer alacağı arazide 18 bin 457 metrekarelik alanda Vakıfbank Genel Müdürlüğü, 57 bin 561 metrekarelik alanda Halk Bankası Genel Müdürlüğü, 54 bin 390 metrekarelik alanda Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, 43 bin 434 metrekarelik alanda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, 25 bin metrekarelik alanda ise Sermaye Piyasası Kurulu binaları inşa edilecek.
IFC’den de destek gelmişti
İstanbul Finans Merkezi Projesi’ne Dünya Bankası’ndan da destek gelmişti. Başkan Robert Zoellick, geçtiğimiz yıl temmuz ayında gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında “Finans merkezi çalışmalarını IFC üzerinden destekliyoruz” demişti. Zoellick, “Ekonomik büyüme anlamındaki başarı, sadece ülke insanının farkında olduğu bir durum değil. Gerek bölgede gerekse dünyada artan bir ilgi var” diye konuşmuştu.
Metro bağlantısı gelecek
İstanbul Finans Merkezi kapsamında 100 bin meterekarelik alan üzerinde GAP-VARYAP ortaklığı, 20 bin metrekare üzerinde Rönesans İnşaat, 20 bin 700 metrekare üzerinde Saphan Group, 9 bin 500 metrekare üzerinde VARYAP, 12 bin mertrekare üzerinde TAO ofis, konut ve otel projeleri gerçekleştirecek. İstanbul Finans Merkezi’ne metro bağlantısı için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile görüşülüyor.
Kaynak: Sabah Gazetesi

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Tasarısı Komisyondan Geçti

Bu tasarının geçmesi hemen aklıma Hürriyet Gazetesinin içinde bulunduğu Basın Ekspres bölgesini aklıma getirdi. Önceki senelerde yaşanan sel sonucu ölen vatandaşlar, yağmalanan Evkur Merkezi ve zarar gören onca işyerinin bulunduğu bölge yapılardan arındırılacak. Konut ve yeni otellerin gözdesi olacak ayrıca Basın Ekspres yolunun araç trafiğine kapatılması düşünülüyor. Bölgede istwest projesi devam ediyor ( Boyner Grup ) ve Hürriyet Towers'ın yıkılıp yeniden konut yapılması hedefleniyor. (Nurol Holding )


Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun TasarısıTBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'nda, bazı değişikliklerle kabul edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, risk altındaki alanların dönüştürülmesine ilişkin düzenlemenin rant amacıyla hazırlanmadığını, vatandaşın canını korumak için bu yasayı çıkarmak istediklerini söyledi.Bakan Bayraktar, tasarıda yer alan ihale usulünün rekabeti önlemediğini söyledi. Bakan Bayraktar, “Biz ihaleye çıkıyoruz diyoruz ki, 'Bu arsanın değerini bize ödeyeceksin; hâsılat artışından da pay vereceksin' diyoruz. Bizden sonra özel sektörde bu uygulamaya başladı. Biz sahtekârlık yapamayız” diye konuştu. Bakan Bayraktar, “tasarının aceleyle çıkarılmaya çalışıldığı” yönündeki eleştiriler üzerine, “Biz bu yasayı çıkarmalıyız. Buna ‘rant yasası’ diyemeyiz. Mecburi bir yasadır, bunu çıkarmalıyız. Vatandaşın canını korumalıyız” dedi.

Bakan Erdoğan Bayraktar, Atatürk Kültür Merkezi’ne ilişkin maddeyle ilgili eleştirilere de katılmadığını söyledi. Bakan Bayraktar, yapmak istediklerinin, söz konusu bölgeyi Atatürk’ün ismine yakışır hale getirmek ve bunun için gerekli düzenlemeleri yapmak olduğunu dile getirdi. Bakan Bayraktar, muhalefet milletvekillerinin itirazlarını anlamadığını, aslında bunun orayı ihya edecek bir düzenleme olduğunu kaydetti.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Yalıtım Yapılmadığından Binaların %43.8'i Riskli

Son 58 yılda 58 bin 202 kişiyi depremlerde kaybeden Türkiye'de su yalıtımı yapılmadığı için ortaya çıkan korozyon, yapıların yüzde 43.8'ini riskil yapı haline getiriyor.


İSTANBUL - Dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde konumlanan ülkemizde depremlerden dolayı her yıl ortalama bin vatandaşımız hayatını kaybediyor, 7 bin bina yıkılıyor. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın verilerine göre de; son 58 yıl içinde meydana gelen depremlerde, 58 bin 202 kişi hayatını kaybetti, 122 bin 96 kişi yaralandı, yaklaşık 411 bin 465 bina yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Bunun en büyük nedenlerinden birisi ise binalarımızın çok büyük kısmında su yalıtımı olmaması dolayısı ile taşıyıcı sistemdeki korozyon tehlikesi ve bu konudaki bilinç eksikliği…
Deprem Haftası çare değil
İşte bu nedenle, toplumumuzda farklı konularda deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı daima hazırlıklı olunması amacıyla, ülkemizde her yıl 1-7 Mart tarihleri arasındaki hafta, "Deprem Haftası" olarak anılıyor. Ancak acı gerçek şu ki; depremi sadece Deprem Haftası'nda ya da bir deprem olduğunda anmak hiçbir soruna çare olmuyor. Depremle ilgili öğrenmemiz gereken çok şey var. Bunların başında da binalarımızı depreme karşı suyun zararlı etkilerinden korumanın tek bir yolunun da sağlıklı su yalıtımından geçtiği gerçeği geliyor.
Su yalıtımının önemi
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yaptığı, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre; Türkiye'deki konutların yüzde 43,8'inde sızdıran çatı, nemli duvarlar ve dolayısıyla küf, rutubet sorunu var. Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özcan'a göre; bu demek oluyor ki bu konutlarda su
yalıtımı yok. Oysa su yalıtımı binanın taşıyıcı sistemini suyun zararlı etkilerinden ve korozyondan yani paslanmadan koruyor. Bu da depreme karşı daha sağlam yapılar anlamına geliyor. 1999 depreminde birçok binanın yıkılma nedeni korozyondu Türkiye'nin yüzölçümü olarak yüzde 92'si, nüfus yoğunluğu olarak yüzde 95'i deprem kuşağında. Ayrıca büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98'i ve barajlarımızın yüzde 93'ü de deprem bölgesinde bulunuyor. 1999 yılında art arda yaşanan iki büyük depremin ardından richter ölçeği, tsunami, zemin etüdü gibi yeni kavramlar hayatımıza girdi. Korozyon da bu kavramlardan biriydi. Depremde birçok yapının yıkılmasının nedeni korozyon, yani paslanmaydı. Korozyonun nedeni ise su yalıtımının yapılmamış olması yada sağlıklı yapılmamış olmasıydı.
Su yalıtımı olmayan bina 10 yılda taşıma kapasitesinin % 66'sını kaybediyor. Herhangi bir yoldan yapı donatısına sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek donatının özelliğini yitirmesine yol açıyor. Oluşan korozyon binanın taşıyıcı sisteminin zayıflamasına neden oluyor. 10 yıl sonra donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66'sını korozyon nedeniyle kaybediyor. Büyük bir depremde, korozyona uğramış bir binanın ayakta kalması hemen hemen mümkün görünmüyor. Hasarlı binaların yüzde 64'ünde hasar nedeni korozyon…
En büyük sorun korozyon
Suyun binalarımızın dayanıklılığına vermiş olduğu zararı genellikle gözle göremediğimizi, ancak sonuçlarıyla karşılaştığımızda fark edebildiğimizi belirten BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özcan, 1999 depreminin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından hazırlanan rapora değindi. Özcan, "55 bin 651 konut ve işyerinde yapılan kontrollerde bu binaların yüzde 79'u hasarlı bulundu. İncelenen binaların yüzde 64'ünde nemin yol açtığı korozyon (paslanma), yüzde 41'inde malzeme eksikliği, yüzde 18'inde inşaat aşamasında betonun sulanması, yüzde 11'inde eskime ve yıpranma, yüzde 3'ünde proje hatası, hasarların nedeni olarak belirlendi. Görüldüğü gibi binalardaki en büyük sorun korozyon. Bu nedenle özellikle Türkiye gibi deprem kuşağında bulunan ve yapı stoğunun büyük kısmı betonarme olan ülkelerde su yalıtımının yaşamsal bir önemi var" dedi.
Maliyetin yüzde 3'ü
Su yalıtımının inşaat aşamasındaki maliyetinin, bina maliyetinin sadece yaklaşık yüzde 3'ü kadar olduğunu hatırlatan Özcan, binanın güvenliği söz konusu olduğu için bunun bir ek maliyet olarak görülmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

24 Şubat 2012 Cuma

Hürriyet arsasına 330 milyon $'lık proje

Nurol GYO, 127 milyon 500 bin dolara satın aldığı Hürriyet Gazetecilik'e ait İkitelli'deki binayı yıkıp yerine konut ve ofisten oluşan 330 milyon dolarlık proje yapacak.Yeni projenin satışına bu yıl başlanacak.


İSTANBUL - Zekeriyaköy Evleri, Nurol Plaza ve Nurol Residence gibi birçok gayrimenkul projesini gerçekleştiren Nurol GYO, 127 milyon 500 bin dolara satın aldığı Hürriyet Gazetecilik'e ait İkitelli'deki binalarını yıkıp yerine konut ve ofisten oluşan 330 milyon dolarlık proje yapacak.

Hürriyet yönetim binasının da içinde yer aldığı ve toplamda 58 dönümlük araziyi boş bir arsa olarak düşünerek satın aldıklarını aktaran Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç, "Benim de bir dönem bu binada mimari stajımı yaptığım arsa üzerindeki tüm mevcut binaları yeni proje çerçevesinde yıkmayı planlıyoruz" dedi. Şu andaki düşüncelerinin arazi üzerinde konut yapmak yönünde olduğunu dile getiren Aykaç, "Burayı satın almadan önce yapmış olduğumuz fizibilitedeki kullanım fonksiyonları ağırlıklı konut ve ticari ünite içermekteydi. Buna rağmen yine de en iyi kullanım analizi yapacağız ve nihai projemize karar vereceğiz. Şimdiden net olan bir husus var ki o da otel ve AVM yapmayı düşünmüyoruz. Çünkü çevremizde hali hazırda 212, Starcity gibi AVM'ler var" dedi. Doğan Grubu'nun binayı 1 Temmuz tarihine kadar kullanmaya devam edeğini, Doğan Grubu'nun binadan çıkmasından sonra ise yıkım çalışmalarına başlayacaklarını belirten Aykaç, "Biz bu yıl içinde orada üreteceğimiz projenin lansmanını yaparak satışa çıkmayı düşünüyoruz" dedi. Medyatik bir yer almanın bedeli olduğunu söyleyen Aykaç, Hürriyet Medya Towers'ı (HMT) aldıktan sonra çok sayıda kişinin kendilerini aradıklarını ve ağırlıklı olarak da içerik kullanımının ne yönde olacağı şeklindeki sorulara maruz kaldıklarını söyledi.
BASIN EKSPRES YOLU EN HIZLI GELİŞEN AKS
HMT binasını satın alma kararlarında Basın Ekspres Yolunun artan popularitesinin önemli rol oynadığını kaydeden Musa Aykaç, İstwest, Mall Of İstanbul, G Plus, Nish İstanbul gibi birçok projenin yer aldığı aksın çok popüler olduğunu ve ileride üçüncü köprü çevre yolu bağlantısı ile de daha da değerleneceğini belirtti. Ayrıca, "aks üzerinde TIR parklarının da bulunduğu alana imar izninin çıkması, Mesa'nın Tema park projesi, Ege Yapı'nın başarılı Batı Şehir projesi, beş yıldızlı otellerin bölgeye gelmesi bu aksın hızlı gelişiminde önemli bir rol oynayacaktır" dedi. Aykaç, "5 yıl önce bugün bölgede yer alan projelerin yarısı yoktu. 5 yıl sonra ise bu bölge çok daha fazla dolmuş olacak" yorumunu yaptı. Şu an bölgedeki iyi projelerde metrekare fiyatlarının 2 ila 3 bin dolar olduğunu aktaran Aykaç; konutların, iş Merkezlerinin ve AVM'lerin gelişimi açısından incelendiğinde bu caddeyi yeni bir Büyükdere Caddesi olmaya aday olarak gördüklerini ve yapılacak yatırımların kurumsal ve bireysel bazda geri dönüşünün çok yüksek olacağını düşündüklerini söyledi.
ÇAĞLAYAN PROJESİ MART AYINDA SATIŞA SUNULACAK
Çağlayan'daki eski Yıldız Teknik Üniversitesi'nin 7 dönümlük arazisine yapacaklarını projeyi de anlatan Musa Aykaç, Çağlayan Adliye Sarayı'na 300 metre mesafede inşa edilen Nurol Tower'ı kurların yüksek olması ve sömestır tatili nedeni ile Çağlayan Projesi'nin lansmanını Ocak ayından mart ayına aldıklarını kaydetti.
Yıl içinde gayrimenkul projeleri için en verimli satış dönemlerinin mart-nisan- ve eylül-ekim ayları olduğunu belirten Aykaç, bu nedenle kendilerinin de Nurol GYO olarak mart-nisan gibi projeyi satışa çıkarmış olacaklarını söyledi.
29 katlı tek kule şeklinde yapılacak Nurol Tower'da ev-ofis-ev gibi yeni bir konsept kullanılacağını aktaran Aykaç şu bilgileri verdi: "Projenin konumlandırıldığı bölgenin hemen yanı başında adliye, hastane, Çağlayan yeni meydanı ve Zincirlikuyu-Mecidiyeköy gibi alanlar var. Özellikle adliyeden kaynaklanan bir avantaj söz konusu. Bu ofislere talebi artıracak. Ayrıca şehir merkezine yakınlığından dolayı da konuta olan talep fazla olunca biz bu iki fonksiyonu binada birlikte yaşatmayı düşünüyoruz. Bağımsız bölümleri tarifleyerek değil, nihai kullanıcının isteğine bırakıyoruz. Yani kişi isterse konut olarak isterse ofis olarak kullanabilir ya da kiraya verebilir".
Aykaç, bina içinde butik bir çarşı olacağını ve bu çarşının projenin olduğu kadar bölgedeki insanların ihtiyaçlarına da cevap vereceğini aktardı.
NUROL TOWER LEED GOLD SERTİFİKASINA SAHİP
Nurol GYO Satış Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Tuğba Ensari ise inşaatına başladıkları Nurol Tower'ı 2014 yılı ilk çeyreği gibi teslim etmeyi hedeflediklerini kaydetti. Ensari, "Leed Gold sertifikasına da adayız. Bu anlamda cephesinden çatısına, aydınlatmasından mekanik sistemlerine kadar son teknoloji kullanılarak maksimum enerji verimliliği esas alınarak tasarlandı.
Tamamlandığında Nurol Tower'da benzer nitelikteki binalara göre takriben yüzde 40 enerji tasarrufunu hedefiyoruz" dedi. Bunun dışında açılabilir pencereler ve artırılmış taze hava miktarları ile binada yaşayanlar üzerindeki "plaza etkisi"nin en aza indirileceğini belirten Ensari, "Bina mekanik sistemleri termal konforu dört mevsim en üst seviyede sağlayacak şekilde tasarlandı. Ayrıca Nurol Tower'da kullanılan boya ve yapı kimyasalları insan sağlığına zarar vermeyen cinsten seçiliyor. Nihai kullanıcı açısından faturalarda ciddi bir avantaj sağlanacak" şeklinde konuştu.
Gayrimenkule 3 yılda 650 milyon dolar harcayacak, sürprizler de olabilir
2015 yılına kadar 650 milyon doları aşacak yatırım hedefi içinde olduklarını aktaran Aykaç, "Çağlayan Nurol Tower projemizin yatırım değeri 150 milyon dolar, 330 milyon dolar da Hürriyet Tower'a harcayacağız. Zaten bu iki projenin yatırımı 500 milyon dolara yaklaşıyor. Bir de Zeytinburnu'nda Nakliye Ambarları projesi var. 10 aydır bu proje için görüşüyoruz. Şu anda nakliye ambarlarının faaliyet gösterdiği 128 bin metrekare büyüklüğündeki arazi için anlaşırsak projeyi MESA ve TAO ile ortak yapacağız. Maksimum 6 ay içinde imzayı atmak istiyoruz. Biz sürprizlere açık bir grubuz. Bunların dışında belki farklı projeleri de bu yıl içinde açıklayabiliriz. HMT bunun ispatı oldu" açıklamasını yaptı.Yaptıkları projelerle 2015 yılına kadar ilk 5 GYO arasında yer almak gibi hedefleri olduğunu da kaydeden Musa Aykaç, "Şu an borsada 24 GYO var. 2015 yılında bu sayı 35 olur. Biz de bu sayı içinde ilk 5'te olmayı hedefliyoruz" dedi.
Fikirtepe'de şimdilik gözlemciyiz, bir master planı olursa gireriz
Kentsel dönüşüm kapsamında olan Fikirtepe ile ilgilendiklerini ancak imza aşamasına geldikleri bir proje olmadığını belirten Musa Aykaç şöyle konuştu:
"Şu anda burada biraz gözlemciyiz. Çünkü mal sahiplerinin şu anda istedikleri oranlar ve ek şartlar fizibiliteyi eksi yöne çevirmekte. Mal sahipleri projelerden yüzde 55-60 gibi oran istiyor. Üstüne taşınma ve üç yıllık kira bedelleri isteniyor. Yatırımcının burada yer alabilmesi için kendini biraz güvenli tarafta hissetmesi gerekir. Ancak Fikirtepe'de sadece ben kazanayım mantığı var", bu nedenle bölgedeki insanların sadece yüzdeye odaklanmaması önerisinde bulunan Aykaç, "Bu iş yarım kalır mı, biter mi, kalitesi ne olur, sonuçta o kiralar ödenir mi, bunlara da baksınlar. Biz Nurol GYO olarak diyoruz ki 'ben bir tane daire satamasam da grubumun gücünden dolayı senin projeni bitiririm'. O yüzden karşı tarafın gücüne de bakılması gerekir."
"Biz bugünkü şartlar dahilinde girmeyiz" diyen Aykaç, "Oraya bir master plan yapılıp o teklif üzerinden grupların girmesi daha doğru olurdu. Bu olmadığı sürece büyük grupların girmesinden çok lokal bazdaki grupların girmesi daha pratik olacak" yorumunu yaptı.
Basın Ekspres Yolu'nda karma projeler artıyor, kazanç oldukça yüksek
Tuğba Ensari, Halkalı'nın konut projeleri açısından hızlı bir gelişim gösterdiğini belirterek, "İstanbul nüfusu her geçen yıl artıyor. İstanbul'daki 17 milyon nüfusun yüzde 65'i Avrupa, yüzde 35'i Anadolu yakasında oturuyor. Nüfus yoğunluğunun da en fazla olduğu ilçe Bağcılar ilçesi. Basın Ekspres yolu da otel, konut, ofis ve AVM'nin bir arada geliştiği bir yer. Ayrıca karma projelerle verimli ve konforlu bir yaşam alanına dönüştü" dedi. Bu cadde üzerinde projelerin uzun yıllara yayılmadan hızıa geliştiğine işaret eden Ensari, "Bu bölgeye güçlü ivme katıyor. Burada da kazanç oldukça yüksek olacak" dedi.

Irak'ta İş Yapacaklar Elini Çabuk Tutsun




Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, iş adamları, kurum ve kuruluşlardan temsilcilerle bugün gerçekleştireceği Kuzey Irak ziyaretinin önemine dikkat çekerek, “Irak, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığımız beşinci ülke. Bölgede iş yapacak Türk firmaları ellerini çabuk tutmalı. Bugün 1 liraya yapılacak işler, yarın herkes geldiğinde 100 liraya çıkabilir” dedi.
Bakan Çağlayan, NTV’de katıldığı bir programda, iş adamları, kurum ve kuruluşlardan temsilcileriyle gerçekleştireceği Kuzey Irak ziyaretine ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye’nin Irak’la son dönemde artan ekonomik ilişkilerine değinen Çağlayan, Irak’ın dört Avrupa ülkesinin ardından Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı beşinci ülke olduğunu söyledi.
Irak’la artan ekonomik ilişkilere karşın bir duraksama dönemine girildiğini kabul eden Bakan Çağlayan, iki ülke ticaretini artıracak sınırda ortak bir lojistik alan ve serbest bölge kurulması konusundaki çalışmalarda Irak’ta henüz merkezi hükümetin kurulmaması nedeniyle geri kalındığını anlattı.
Çağlayan, müteahhitlik sektörünün Irak’ta üstlendiği ve üstelenebileceği işlerin önemine dikkat çekerken, Irak’ta yeni yapılacak binlerce okul, hastane ve milyonlarca konutun bulunduğunu, Irak’ta Türk inşaat malzemelerine de ihtiyaç bulunduğunu aktardı.
Özellikle Kuzey Irak’ta Türk mallarına karşı ciddi talep olduğunu dile getiren Çağlayan, Kuzey Irak’taki inşaat işlerinin yüzde 80′sini Türk müteahhitlik sektörünün gerçekleştirdiğini bildirdi.
Müteahhitlik işleri 2 milyardan 100 milyar dolara çıkacak
Çağlayan, Türkiye ile Irak arasındaki ticarette Kuzey Irak’ın payına ilişkin soruyu yanıtlarken ise Irak yapılan ticaretin hacminde en büyük payın Kuzey Irak’ta olduğunu kaydetti.
Irak’ta yapılan müteahhitlik işlerinin 2 milyar doların üzerinde olduğunu, bunun yüzde 70′inin Kuzey Irak’ta yapıldığını açıklayan Çağlayan, bunun önümüzdeki dönemlerde 100 milyar dolarla seviyelerine geleceği öngörüsünde bulundu.
Çağlayan, müteahhitlik sektörü yanında fiyatı daha yüksek olmasına karşın Türk inşaat malzemelerin de ihracat yapılan önemli bir kalem olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin ürünlerinin imajının arttığına dikkati çeken Çağlayan, Erbil’de kurulan ticaret ataşeliği sayesinde bölgeye gelen Türk mallarının kontrolden geçtiğini ve imajını koruduğunu kaydetti.
Çağlayan, yarın yapacağı Kuzey Irak ziyaretinde müteahhitlik sektörünün beklentilerinin önemli bir yer tuttuğunu anlatırken, Türk firmalarının Kuzey Irak’ın Erbil bölgesi ile diğer tarafta Güney Irak’ın Basra bölgesine bugünden yatırım yapmalarında ciddi fayda olduğunu söyledi.
Bakan Çağlayan, bölgede iş yapacak Türk firmalarına “Bugün 1 liraya yapılacak işler, yarın herkes geldiğinde 100 liraya çıkabilir” şeklinde seslenerek ellerini çabuk tutmaları uyarısında bulundu.
Çağlayan, Türkiye’den giden ve bölgede iş yapmak isteyen iş adamlarına başka bir çağrıda daha bulunarak, Irak vatandaşı olan Kürtler ve Araplar yanında Türkmenler ile de ticaretin ve işbirliğini artırmalarını istedi.
Kaynak: Dünya Gazetesi

19 Şubat 2012 Pazar

CEPHE SİSTEMLERİ

Bugün size yapının bana göre en önemli unsuru olan cephelerden bahsedeceğim. Cam bilinen en eski malzemelerden biri ve çevreci yapısı ile her geçen gün daha fazla hayatımızın içerisinde.
Şimdi örneklemelerle biraz daha yakından inceleyelim cephe sistemlerini

Sızdırmazlık
Isı izolasyon
Ses yalıtımı
Yangın
Genleşme

İmalatı esnasında önem verilmesi gereken etkenler olarak sıralayabiliriz cephe uygulamalarını



Açılı pencerelerle hareketlendirilmiş bir yapı                                                http://www.archdaily.com/96592/cyan-pdx-building-tha-architecture-inc-gbd-architects/


Cyan / PDX Building / THA Architecture Inc. & GBD Architects



Gün ışığının günün her anında evinizi aydınlatması amacı ön plana alınmış. Konumuz dışı ancak brüt beton
bırakılmış tavanlara da dikkat çekmek isterim. Bu konuya daha önce incelemiştik.

Porta Fira Tower / Toyo Ito b720 © Nils Becker, Toyo Ito AA
Bazen cephedeki düzensizlikler farklılık yaratarak ön plana çıkabiliyor.
Bu yapıda olduğu gibi.


Porta Fira Towers / Toyo Ito AA + Fermín Vázquez (b720 Arquitectos) 






Heydar Aliyev Cultural Centre / Zaha Hadid Architects

Bakü'de yapımına devam edilen Zaha Hadid projesinden bir görüntü. Formunun alışılmışın dışında olması 
sahadaki imalat sürecine de yansımış gözüküyor. 





Chengdu Contemporary Art Centre / Zaha Hadid


En hoşuma giden cephe formu özellikle sona sakladım. Sanat, eğlence ve konferans etkinliklerini bir arada
bize sunacak bir yapıt. 10.000 m2 sergi merkezi ana giriş seviyesinde yer almakta.





10 Şubat 2012 Cuma

İstanbul Akvaryum



Hergün önünden geçtiğim Florya' daki İstanbul Akvaryum hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.





Hayri ve Ümit Anamurluoğlu tarafından 1991 yılında Ankara'da kurulan Tanart Mimarlık'ın İstanbul'daki 'İlk Yapı'sı İstanbul Akvaryum, 8 yıllık bir sürecin ardından 2011'de kapılarını ziyaretçilere açtı. 


Ana teması dünya denizleri ve boğazları olan İstanbul Akvaryum'da ziyaretçiler, coğrafi bir rotayı takip ederek Karadeniz ile başlayan ve Pasifik Okyanusu'na kadar uzanan 16 farklı deniz ve 1 yağmur ormanını kateden eğlenceli bir güzergahta yolculuğa çıkıyor.





İstanbul Boğazı ile başlayan gezi güzergahında; Çanakkale Boğazı, Süveyş Kanalı, Cebelitarık Boğazı ve okyanuslara kadar süreklilik içinde, batık gemi, akrilik tüneller, denizaltı ve yağmur ormanlarının içinden geçilerek ana gösteri tankına ulaşılıyor.




Galeri




Galeri


Proje Künyesi   
Proje Adı: İstanbul Akvaryum
Proje Tipi: Kültür Yapısı
Proje Yeri: İstanbul, Türkiye
Yatırımcı Özel Kuruluş: İstanbul A.Ş.
İşveren: Öztaş-Nuhoğlu A.Ş. Yapı Ltd Şti
Proje Tarihi: 2003-2004
Yapım Tarihi: 2004-2011
Arsa Alanı: 31.000 m²
İnşaat Alanı: 100.000 m²
Mimari Proje: Hayri ANAMURLUOĞLU
Statik: Hasan BAŞARAN
Tesisat: Orhan GÜRSON
Elektrik: Nüvit KARAİBRAHİMOĞLU