24 Temmuz 2012 Salı

Galataport'un otel olmaya gidiş öyküsü başladı...

Ve beklenen oldu.. Yangın çıkarıldı olaylar soğudu unutuldu ve Galataport'un otel olmaya gidiş öyküsü başladı...




Foto: Bülent Uzun (AA)

Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu, yabancı sermayenin Türkiye'ye ilgisinin artmasıyla özelleştirmenin 2003 yılından sonra büyük ivme kazandığınıve Türkiye'ye tek kalemde en büyük yabancı sermayenin özelleştirme vasıtasıyla geldiğini ifade ederek, Cumhuriyet tarihinde 1984 yılından bugüne kadar yapılan özelleştirmenin yüzde 80'inin 2003'ten sonra gerçekleştirildiğini söyledi.

Kruvaziyer turizmine yönelik özelleştirme çalışmalarına değinen Aksu, şu an İzmir Kruvaziyer Limanı'nın ihale aşamasında olduğunu, İzmir'in kruvaziyer sektörünün önemli bir limanı olmasını amaçladıklarını bildirdi. Burayı, uluslararası piyasalarda yabancı ve Avrupalı zengin turistlerin gelip Türkiye'de döviz kazandırıcı harcamalarda bulunabilecekleri bir yapıda faaliyetini yürütebilecek şekilde özelleştirmeyi düşündüklerini anlatan Aksu, onun için İzmir Limanı'nı ikiye böldüklerini, kruvaziyer limanı olan kısmın ihaleyle özelleştirileceğini, şu anda ihale ilanının da yayınlanmış durumda olduğunu kaydetti.

Aynı şekilde Galataport olarak bilinen İstanbul'daki projede de ilgili kuruluşlarla görüştüklerini, son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Anıtlar Yüksek Kurulunun görüşlerini aldıklarını belirten Aksu, ''Bu görüşler çerçevesinde hem çevreye uyumlu oradaki bölgede hem sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini yansıtan toplumu da kucaklayan bir proje olarak bu yıl sonuna doğru Galataport olarak bilinen projeyi de ihale ilanına çıkmayı düşünüyoruz'' dedi.

Bu bölgenin hem Türkiye'nin hem Avrupa'nın en önemli cazibe merkezlerinden bir tanesi olacağını ifade eden Aksu, oradaki antrepolardan bir tanesini de Mimar Sinan Üniversitesi'ne tahsis ettiklerini, burasının da bir müze olacağını, kültür merkezi ve cazibe merkezi olarak bölgeye değer katacağını anlattı.

İzmir'deki yük limanının ve imar çalışmaları devam eden Derince Limanı'nın özelleştirilmesini de gerçekleştireceklerini ifade eden Aksu, Kalamış'taki Türkiye'nin en büyük marinasının da imar planı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bu çalışmanın ardından orayı da ihaleye çıkaracaklarını söyledi.

''Otoyollarla ilgili olarak 31 Ekim'de nihai teklifleri alacağız''

Otoyol özelleştirilmesinin de önemli bir konu olduğunu, otoyollarla ilgili olarak 31 Ekim'de nihai teklifleri alacaklarını, bu yıl içerisinde özelleştirme ihalesinin tamamlanmasını beklediklerini anlatan Aksu, burada 25 yıllık bir işletme hakkı verileceğini anımsattı. Şu anda 2 bin kilometrelik mevcut otoyol ile 2 boğaz köprüsünün bulunduğunu ifade eden Aksu, bu yatırımların da bir an önce özel sektör eliyle yapılmasını kamunun da bu yatırımların yapılmasına ve fiyatlandırmasına nezaret etmesini öngören bir modelle işletme hakkının devredilmesini planladıklarını belirtti.

Türkiye'nin dışında dünyanın çeşitli ülkelerinden, Avrupa ve Uzak Doğu'dan otoyol özelleştirmesine yoğun ilgi olduğunu ifade eden Aksu, ''Öncelikli hedefimiz özelleştirme sonrasını tamamen başıboş bırakmak değil, hem fiyatların kontrolünün kamuda kalmasını sağlamak hem de o yolların standartlarını en üst seviyede tutacak yatırımların özel sektör eliyle yapılmasını kontrol edecek bir mekanizmayla özelleştirmek. Bu çerçevede çalışmalarımız Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile koordineli bir şekilde devam ediyor'' dedi.

Böylelikle köprü ve otoyolların bakım ve onarımı dahil bütün maliyetlerini özel sektör tarafından yapılacağını, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğü'nün bu faaliyetleri denetleyeceğini belirten Aksu, şöyle devam etti:

''Otoyol işletmeciliğinin uluslararası standartları var. O standartlara uygun bir şekilde bu yatırımların ve bakım onarımların yapılması tamamen özel sektör kuruluşunun elinde olacak. Bunların yapılmaması halinde de özel sektöre büyük yaptırımları ve büyük cezaları olacak. Örneğin belli yerlerde aydınlatmanın yapılması, yol güvenliğinin yapılması gerekiyor, bakım onarım yapılırken güvenlik şeritlerinin iyi oluşturulması gerekiyor.

Ölüm Ovası'na Konut Furyası



17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi’nde en fazla binanın yıkıldığı yer olanHacı Mehmet Ovası’na önce TOKİ’nin girmesi ardından yüzlerce konut inşa edilmesi tartışma yarattı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü 2 bine yakın insanın enkaz altında yaşamını yitirdiği için ‘ölüm ovası’ olarak adlandırılan bölgeye Önlem Şartlı Alanstatüsünde iki kat sınırı getirmişti. Ancak TOKİ 2006 yılında kendi imar planını yaparak ovaya dört katlı konutlar inşa etmeye başladı. 2008 yılında 1152 konut tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. TOKİ inşaatı tamamlandıktan sonra bölge, inşaat sektörünün gözdesi haline geldi. Belediye bölgeyi yatırımcılara cazip kılmak için iki değişiklik daha yaptı: Kat izni ikiden üçe çıkartıldı ve imar planlarında ova ‘düşük yoğunluk’tan ‘orta yoğunluklu’ konut alanına çıkartıldı. Bu şekilde ölüm ovası adım adım şantiyeye döndü. “Ev alacak olsam TOKİ’yi tercih ederim” diyen Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan bile TOKİ’nin depremde yerle bir olan alana binlerce konut yapmasını eleştirerek “Yapılana akıl erdirmek mümkün değil” diyor.

Radikal Gazetesi'nden Elif İnce'nin haberine göre ova, adeta 1980’lerde yaşadıklarının tekrarını yaşıyor. 1986’da uzun tartışmalar sonunda belediye meclisinin kararıyla bataklık doldurulmuş ve ova imara açılmıştı. Müteahhitlerden büyük ilgi gören arazi, kısa zamanda beş katlı lüks blokların yükseldiği bir toplu konut alanı haline gelmişti. Depremin en çok tartışılan yeri haline gelen ‘ölüm ovası’nda Mesa 1 ve Mesa 2 isimli lüks siteler çökünce 100’e yakın kişi ölmüştü. 99 depreminde ovanın tamamında 1000 ile 2 bin arasında insan enkaz altında kalmıştı.

Depremden 10 yıl sonra Yalova Belediyesi bölgede kat yüksekliğini üçe çıkardı. 2010’da büyük ölçekteki 1/25000’lik planı değiştirme şartı gözetilmeden usulsüz bir şekilde küçük ölçekli 1/1000 ve 1/5000’lik imar planlarında ova ‘düşük yoğunluk’tan ‘orta yoğunluklu’ konut alanına dönüştürüldü. 2011’de ise ova, 1/25000’lik üst ölçekli planda da Belediye ve İl Meclisi’nin onayıyla ‘orta yoğunluklu’ konut alanına dönüştürüldü.

Belediye: Rantabl değildi

Yalova Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özsümer, şantiyeye dönüşen ovadaki şantiye görünümünü “Depremden beri kullanılmıyordu, insanların yürümeye bile çekindiği bir alandı. Şu an Yalova’nın en hızlı gelişen mahallesi” diye övüyor:

“Düşük yoğunluk ve iki kat kısıtlaması buraya yatırımcının girmesini engelliyordu, rantabl değildi. Kimse el atmıyordu. 2009’da burada sadece TOKİ vardı, konutlarda yaklaşık 3000 kişi oturuyordu. Ardından da inşaat sektörü bölgeye geldi. Tahminimce nüfus o zamandan beri yüzde 50 artmıştır. Burada üçer katlı, tabana yayılmış, gayet güzel yapılar oluştu. Kafamıza göre bir şey yapma şansımız yok. Bize göre burada yapılması gerekeni yaptık.”

Şehir plancısı Mehmet Gürel ise yoğunlukta yapılan değişikliği şöyle özetliyor: “Eskiden bir villa yapabiliyordunuz, şimdiyse altı daireli bir apartman.”
“Yine aynı filmi izliyoruz” diyen Yalova’daki mimar, mühendis ve jeologların hem arazinin yapılaşması hem de TOKİ inşaatlarının kalitesiyle ilgili ciddi endişeleri var.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yalova Temsilcisi Özgür Bayraktar: “Burası bataklık. Zemin diye bir şey yok. 99 depreminde bu ovanın yüzde 80-90’ı yıkılmıştı. İmara açılması çok büyük hata. Türkiye ’de yapı denetimi zaten bir muamma. TOKİ de kanun gereği kendi ruhsatını kendi alıyor, yapı denetimi ciddi bir soru işareti.”

Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan: Yeşil alan olarak kalmalıydı

“Bir ev alacak olsam, TOKİ’den alırım” demiş ve sonra “Yalova hariç” diye eklemişti. Ercan, TOKİ’nin bölgedeki yapılaşmasını eleştirerek şöyle konuştu: “Afet yaşayan bölgenin yapı yasaklı alan olarak tanımlanması gerekli. 1985’te yemiş ağaçlarıyla dolu bu bölge, 1987’de yapılaşmaya açıldı, Gölcük depremiyle yerle bir oldu. Ova yapı yasaklı alan olmalı ve eğlence, yeşil alan olarak kullanılmalı.”

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yalova Temsilcisi Mahmut Renkler:“Ova, eski Safran Deresi’nin çevresi, o alüvyonlarla oluşmuş bir zemin. Çok yumuşak bir yapısı olduğu için burada yapılacak inşaatın maliyeti, sağlam zemine yapılacak maliyetin belki dört-beş katı. Ayrıca TOKİ konutlarını 2006’da temeller atılırken inceledik, zemin çalışmalarını yeterli görmedik. Malzeme eksik kullanıldı, temel dolgusundaki demir neredeyse yarı yarıya eksildi. Malzemeden çaldılar. Bunları TOKİ’ye ilettik.”

Eski Belediye Meclisi üyelerinden Ergüder Falay: “Ben burasının düşük yoğunlukta kalmasını hep talep ettim. İnşaat yapılır ama maliyeti çok yüksek olur. Kazıyorsunuz, midye kabukları çıkıyor, 25-30 metre sonrası da bataklık zaten. TOKİ örnek teşkil edince il merkezi buraya doğru kaydı.”

TOKİ: 11 metre kazıklı temeller üstüne yaptık
TOKİ, ölüm ovasına yapılan inşaatlarla ilgili açıklamasında binaları çok sağlam yaptıklarını belirterek şöyle dedi:

“Hacı Mehmet Ovası eski Safran Deresi’nin çevresi, alüvyonlarla oluşmuş bir zemin. ‘Çok yumuşak bir yapısı olduğu için burada yapılacak inşaatın maliyeti, sağlam zemine yapılacak maliyetin belki dört-beş katı’ iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. TOKİ ‘Yalova 2. Bölge 1152 adet konut genel ve ada içi altyapı ile çevre düzenlemesi inşaatı işi’nde bodrum + zemin + iki kat ve bodrum + zemin + üç katlı bloklar yapmıştır. İdaremizce Yalova 2. bölgede, bodrum + zemin + üç kat inşa edilen bloklar 65 santimetre çapında, 11 metre boyunda fore kazıklı derin temellere taşıtılmıştır. Bodrum + zemin + iki katlı bloklarda ise temel altı yükünü düzgün dağıtmak amacıyla 30 – 50 santimetre kalınlığında elek üstü malzemenin serilip, sıkıştırılması ile zemin iyileştirmesi gerçekleştirilmiştir. Bodrum + zemin + üç katlı bloklarda kullanılan 11 metre boyunda, 65 santimetre çapında fore kazıklı sistemin inşaat maliyetini artış oranı yüzde 10’u dahi bulmamaktadır. Bodrum + zemin + 2 katlı bloklarda yapılan maliyetin artış oranı da yüzde 2’yi geçmemektedir.”

TMMOB: Neden buraya konut inşa edilemez?
TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi , ovada kat yoğunluğunu arttıran 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği’nin iptali için açtığı ve halen devam eden davada TOKİ’nin konutlarına şu gerekçelerle karşı çıkmıştı:

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremde büyük hasar görmüş ve can kaybı yaşanmış bu bölgede yapılacak yoğunluk artışında jeolojik etütlerin yapılması önem arz etmektedir, fakat onaylanan plan değişikliğine ilişkin jeolojik etüt raporu dikkate alınmamıştır. Bu bölgede yoğunluk artışı yapılması, bölgenin fay hattı üzerinde yer alması sebebiyle her koşulda yanlış bir uygulamadır. Bilimsel ve teknik bir gerekçe bulunmadığı gibi kamu yararı içeren bir uygulama da söz konusu değildir.
 

Bağdat Caddesi'nde Milyonluk Kaldırım Kavgası



Yıllardır düzeltilmesini istediği kaldırım taşlarının bir sabah belediye çalışanları tarafından apar topar söküldüğünü görünce apartman yöneticisi Emel Demirel, “Sonunda!” deyip derin bir nefes almış. Fakat belediye çalışanlarından kaldırım taşlarının sökülme sebebinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle apartman sakinleri arasındaki ‘kaldırım kavgası’ olduğunu öğrenince mutluluğu uzun sürmemiş.

Emel Demirel’in yöneticiliğini yaptığı apartman, Bağdat Caddesi’nde Ocak ayından beri önündeki kaldırım taşları sökülen onlarca binadan yalnızca biri. Apartman sahipleri, kaldırımların bir kısmının aslında apartmanlarına ait olduğunu ve 20 yılı aşkın süredir İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından işgal edildiğini anlayınca belediyeye dava açmış. Ana arterlerden sorumlu İBB daha davalar sonuçlanmadan “Madem burası özel mülk alanı, sorumluluk sizin” diyerek kaldırım taşlarını sökmüş. 

‘Belediye bizi cezalandırıyor’

Radikal Gazetesi'nden Elif İnce'nin haberine göre, kaldırım taşlarının altından geçen elektrik ve doğalgaz kabloları aylardır açıkta. Emel Demirel, belediyeye kızgın: “Yıllardır bize ait toprağı bedel ödemeden kullandıkları için teşekkür edeceklerine bizi cezalandırıyorlar. Apartmanda yaşayanların çoğu yaşlı insanlar. Yağmur çamur olunca bu kırık dökük taşlardan nasıl yürüyecekler?”

Esnaf da durumdan şikâyetçi. Feneryolu’nda evcil hayvan dükkânı olan Recep Er, yolu göstererek “Buradan kim geçip gelecek?” diyor: “Yazın terlikle gelen müşteri kum içinde kalıyor. Yağmur yağınca her yer çamur oluyor çünkü gider yok. Su borularını, elektrik borularını böyle açıkta bırakıp gittiler.” 

Bir kat daha çıkma imkânı

Bağdat Caddesi’nde yıkılıp yeniden yapılması planlanan birçok eski apartman için belediyenin işgal ettiği kaldırımlar çok önemli, çünkü bu alan, apartmana birkaç kat daha çıkma izni verebilir. Örneğin Emel Demirel’in apartmanının önündeki 60 metrekarelik alan, beş katlı apartmanlarına altıncı kat izni çıkması demek...

Feneryolu’nda kaldırımsız kalan bir başka apartmanın yöneticisi Melahat Öztürk, 2009’dan beri Büyükşehir Belediyesi’yle davalı. 27 yıllık emlakçı olan Melahat Öztürk, apartmanın önündeki 282 metrekarelik alana belediyenin el koyduğunu anlayınca diğer dairelerle belediyeye ‘kamulaştırmasız el koyma tazminatı’ davası açmış. Davayı kazanmışlar, belediye temyize gitmiş, şimdi davanın sonuçlanmasını bekliyorlar. Bu sırada 282 metrekarelik alan tapularından düşülmüş, fakat karşılığında belediye hâlâ hiçbir ücret ödememiş. Melahat Öztürk, “Ya el koydukları yerin bedelini ödesinler, ya da bize geri versinler” diyor. 

Avukatlardan teklif

Belediyeye dava açan apartman sayısı artarken bazı avukatlar, parsellerine el konmuş apartmanları gezerek “Ücret almadan dava açalım” diyormuş. Melahat Öztürk, kendilerine de birçok avukatın aynı teklifle geldiğini anlatarak “Sonuçta kazanılacağı kesin bir dava. Trilyonun üzerinde el koyma var” diyor. Yalnızca onların apartmanında işgal edilen arazinin kamulaştırma bedeli 1.833.000 liraya geliyor. Şayet dava kazanılırsa bu bedel, dava açan mal sahipleri arasında bölüşülecek.

Belediye: Artık özel mülkiyet

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Anadolu Yakası Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü, mağdur vatandaşlardan birine yaptığı yazılı açıklamada kaldırımları sökme kararını şöyle açıklıyor: “Mahkeme kararı ile sökülmüş olup özel mülkiyete aittir. Kamu mülkiyetinde bulunmadığı için tüm sorumluluk mal sahiplerine aittir.”

Bina İnşaatı Maliyet Endeksi Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan ikinci çeyreğine ilişkin 'Bina İnşaatı Maliyet Endeksi' sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 2005=100 Temel Yıllı Bina İnşaatı Maliyet Endeksi, toplamda bir önceki döneme göre yüzde 0,57, geçen yılın son dönemine göre yüzde 1,83, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 6,39 ve dört dönem ortalamalara göre ise yüzde 11,15 artış gösterdi.
     
Bu yılın ikinci döneminde bir önceki döneme göre, işçilik endeksi yüzde 2,64 artarken, malzeme endeksi ise yüzde 0,02 azaldı. Söz konusu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre işçilik endeksi yüzde 5,74 ve malzeme endeksinde yüzde 6,58 artış gerçekleşti. Geçen yılın ikinci döneminde, maliyet endeksi toplamda bir önceki döneme göre yüzde 4,35, bir önceki yılın son dönemine göre yüzde 8,91, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,76 ve dört dönem ortalamalarına göre ise yüzde 8,70 artış kaydetmişti.


13 Temmuz 2012 Cuma

3. havalimanının projesi hazır


İstanbul'a yapılacak üçüncü havalimanının ihalesinin ekim ayında yapılması planlanıyor.

Projesi hazırlanan ve yaklaşık 5 milyar dolara mal olacak havalimanı, 3 yıl içinde bitirilecek. 


3. havalimanının projesi hazır 

Dünyanın hiçbir ülkesinde eşi benzeri görülmemiş şekilde şehir tarafından adeta boğulan ve turizm sezonlarında kilitlenen Atatürk Havalimanı'nın imdadına üçüncü havalimanı yetişecek. Hükümetin Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Hazine ile yaptığı çalışmaların proje aşaması tamamlandı. Projenin bütün detayları kağıt üzerinde şekillendirildi ve sıra ilk kazmayı vurmaya geldi. Hükümetin Ekim ayı başında ihaleye çıkılacak ve aynı ayın sonunda temeli atılacak üçüncü havalimanının 3 yılda bitirilmesi planlanıyor. Yaklaşık 5 milyar dolara mal edilecek olan havalimanı, en geç 2015 yılı sonunda tamamlanacak.

ACİL EYLEM PLANINA GEÇİLDİHükümetin 32 milyar dolarlık 7 dev proje arasında öncelikli sırada yer alan havalimanının yapımı için ilgili tüm birimler acil eylem planına geçti. Acil eylem planını uygulamak için Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın koordinasyonunda 100 kişilik uzman kadrodan oluşan alt konsorsiyum kuruldu. Alt konsorsiyum projeye son şeklini vererek bakanlığa gönderdi. Bakanlığın uhdesindeki Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) de bütün planlarını öncelikle üçüncü havalimanını inşa edecek tarzda güncelledi. DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, koordinasyonu daha etkin şekilde sağlamak ve üçüncü havalimanın yapılacağı arazi üzerindeki hazırlıkları yürütmek için Ankara'daki ofisini İstanbul Atatürk Havalimanı'na taşıdı. Birdal, DHMİ İstanbul Başmüdürlüğü'nün uzman ve tecrübeli kadrosuyla çalışmaları tam gaz yürütüyor. 
Bu arada üçüncü havalimanı ihalesine teklif vermek için bekleyen başta TAV ve LİMAK olmak üzere çok sayıda yerli ve yabancı havalimanı inşaat firması çalışmalarına hummalı şekilde devam ediyor.

YILDA 150 MİLYON YOLCUProjenin son şekline göre üçüncü havalimanının yıllık yolcu kapasitesi 120 milyondan 150 milyona çıkarıldı. Arnavutköy-Göktürk-Çatalca yollarının birleştiği kavşaktaki 3 bin 500 hektarlık bölgeye yapılacak havalimanı için 100 yıllık büyüme planı hazırlandı. Buna göre, ilk etapta Terminal 1 (T1) olarak kurulacak havalimanına zamanla doğacak ihtiyaca göre yeni terminaller (T2, T3, T4) inşa edilecek. Havalimanına dördü aynı paralelde, ikisi farklı yönde toplam 6 pist yapılacak. Pistlerin paraleline inşa edilecek taksi yolları da, trafiğin çok yoğun olduğu dönemlerde tıpkı pistler gibi uçakların inip kalkabileceği özellikte olacak. Örneğin yoğunluğun arttığı yaz sezonlarında pist sayısı otomatikman 6'dan 12'ye çıkacak. Dış dokusu Edirne'deki Selimiye Camii'nin İslam-Osmanlı motifinden esinlenerek yapılacak havalimanının 3. köprü ile aynı sürede bitirilmesi hedefleniyor.



EN İNCE AYRINTILAR BİLE DÜŞÜNÜLDÜÜçüncü havalimanı inşa edilirken, Atatürk Havalimanı'nda kuruluşundan bugüne yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için mevcut yöneticilerin tecrübelerinden istifa edilecek. Yeni havalimanı; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinin bulunduğu 5 önemli tesisten oluşacak. 150 milyon yolcuya hizmet verecek Terminal 1,350 metrex1500 metrelik asmakatı da olan 6 katlı binadan oluşacak. Havalimanı, 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu ile entegre olacak. Yap-işlet-devret modeli ile yapımı planlanan havalimanı ihalesine en geç Ekim ayında çıkılacak. İhale sonuçlanır sonuçlanmaz da temele ilk kazma vurulacak. Havalimanının süratle bitirilmesi için pist, terminal binası, aktarma istasyonu hangarlar ve diğer birimler farklı firmalara yaptırılacak.

200 BİN KİŞİYE EKMEK KAPISISadece yapım aşamasında 100 bin kişilik istihdam sağlayacak olan havalimanı, tamamlandığında 200 bin kişiye yeni bir ekmek kapısı açılmış olacak. Havalimanı çok rahat ayırt edilir şekliyle uzaydan görülebilecek. Yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı, yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacak. Böyle büyük bir havaalanı kurmanın arkasında yatan en önemli hedefse, İstanbul'u uluslararası havacılık piyasasındaki rolünü ileriye taşımak; Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika'dan yapılan tüm uçuşların bölgesel merkez haline getirmek.



 

ÜÇÜNCÜ HAVALİMANINDA NELER OLACAK5 kilometrex7 kilometre boyutunda toplam 3 bin 500 hektarlık alanda kurulacak olan havalimanıyla bağlantılı bin 100 hektarlık ileri teknoloji endüstri ve ticaret alanı bulunacak. Uçuş yolları sesi en aza indirgeyecek şekilde konumlanacak. Terminal binası yeşil bina olarak inşa edilecek. Cam zarf kullanımıyla, terminal binasının ortasında maksimum gün ışığı girişi sağlayarak yapay aydınlatma ihtiyacını azaltacak. Terminal binası elektrik kullanımını en aza indirgemek üzere maksimum derecede kullanan 'akıllı bina' olacak. Elektrik ve ısıtma ihtiyaçları, havalimanının ürettiği çöplerin çoğu kullanılarak merkezi ısıtma ve güç üretim birimiyle karşılanacak. Havalimanının 5 önemli tesisi bulunacak ve bunlar terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinden oluşacak.

350 metrex1.500 metrelik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir bina, düşük seviyede varış ve ikinci bir seviyede havalanma seviyesi olmak üzere toplam 4 terminal, yetkililer ve yönetimin kullanımı için asmakat bulunacak. Büyük bir alışveriş tesisi, üst 3 katta 5 yıldızlı oteller, ticari ofis binaları, ticari fuar alanı bulunacak. Uluslararası finans ve ticari işlemler için 'özel ekonomik bölge' kurulacak. Rüzgarın hızını asgariye indirecek bir aerodinamik şekilde tasarlanacak. Dış dokunun tamamı elektrik kullanımının karşılanacağı, güneş kolektörü görevi yapacağı galvanik dokuyla kaplanacak.

Havalimanına ait jumbo-jetlerin iniş ve kalkışlarına uygun 3,5-4 km uzunluğunda Karadeniz'e paralel olan 4 pist ve Karadeniz'e dik uzanan 2 pist olmak üzere toplam 6 pist bulunacak. Uçuş yolları direkt olarak önerilen kentin üzerinden uçmayı önleyecek şekilde konumlandırılacak.
Terminal, raylı sistem aracılığı ile Taksim'e bağlanacak. Bu raylı sistem, eski demir yolu hattının güzergahından geçirilecek. Toplu taşıma aracılığıyla İstanbul'un tüm bölgelerinden ulaşım sağlanacak. Taksim'den havalimanına 15 dakikada ulaşılacak.

Yüksek hızlı tren, havalimanındaki aktarma istasyonunda sonlanacak. Buna ilaveten, aktarma istasyonunda Havaalanı Metrosu, Boğaz'dan üçüncü geçişi sağlayan raylı sistem, havaray, kent merkeziyle bağlantıyı sağlayan otobüs hatları ve otopark bulunacak.