24 Ocak 2012 Salı

BETONARMENİN DOĞAL GÜZELLİĞİ..



Beton, gerek teknik yeterlilik gerekse görsel bütünlük açısından pek çok avantajı barındırıyor bence. Sadece üretim tesislerinde değil, farklı işlevlerdeki birçok başka yapıda, ofislerde ve hatta zaman zaman konutlarda dahi kullanılıyor bu malzeme. İkea ve Marmara Forum AVM 'lerinde gördüm en son brüt beton kullanıldığını unutmadan bir de Torium'da..  Çok hoşuma gidiyor hatta bazen dalıp gidiyorum betonun sade güzelliğine. İnşaat Mühendisliği böyle bir şey olsa gerek...

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou 

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

Betonarme üzerinde fazla oynanmadığı vakit yapıya ihtişam kazandırır. Bunu gözlemlemek isterseniz çevrenizde son zamanlarda yapılan yüksek katlı yapıların betonarmesi tamamlandıktan sonra cephesinin kaplanmasıyla küçüldüğünü görebilirsiniz. 

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

Betonarme ve ahşabın uyumu..

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

Residence In Aglantzia / Yiorgos Hadjichristou Architects, Petros Constantinou © Christos Papantoniou

ÇOK YÖNLÜ BİR EV

24.01.2012

Bu hafta size hoşuma giden evlerden bahsetmek istiyorum. Tasarım, kullanım alanı ve malzemelerden örneklemeler yaparak hem eleştirelim hem de hoşumuza giden yanlarını dağarcığımıza ekleyelim istiyorum.



İlki Stockholm'de bulunan Villa Midgård 300 metrekarelik bir alana yayılıyor. Evde malzeme olarak beton ve CORTEN çelik kullanılmış. Bakım gerektirmeyen dış cephe, evin faklı hacimlerini kapsıyor.


Ev sahipleri, sabah güneşini ve manzarayı yakalamak için büyük pencereler istemişler. Sonuçta ortaya, şekil, yön, arazi, gün ışığı, mahremiyet gibi faktörleri gözeten çok yönlü bir ev çıkmış. Bence en önemlisi yaşayan doğal malzemeler kullanmak.




Bu cepheden görünüşü bence muhteşem. Dikdörtgen yapı basit ama şık bir görünüm vermiş.



Merdivenleri kullanırken hoş görüntüler vermek isterseniz kullanabileceğiniz bir detay diye düşünüyorum..



Her ne kadar doğallıktan yana olsam da betonarmenin yalın güzelliğini gölgeleyen gelişigüzel yapılmış peyzaj çalışması hatta sararmış otlar moralimi bozmadı değil...


17 Ocak 2012 Salı

DÜNYA MİMARLIK FESTİVALİNDE GELECEĞİN PROJESİ ÖDÜLÜ ANTAKYA MÜZE-OTEL PROJESİNİN

Bu hafta sonu kültür zengini ve dinlerin karışımını güzel bir karışımını görebileceğimiz şehirlerimizden Antakya'daydım. Tarih öncesi ve Helenistik Dönemin kalıntılarını merkezdeki Arkeoloji Müzesi'nde görmeniz mümkün. Bu konuyla ilgili topladığım bilgileri sizinle paylaştım.
Farklı dinlerin aynı ortamda yaşamına devam ettiği bu güzel tarihi kentimizi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. 




Hala kazıların devam ettiği bölgede Emre Arolat'ın ödüllü projesi Antakya Müze-Otel projesi devam ediyor.
Kalıntıların yavaş yavaş gün yüzüne çıkarken, çelik yapının ayakta durmasını sağlayacak ayaklar için 21 kuyu kazısı da aynı zamanda devam ediyor.



Antakya’nın merkezinde, Hristiyan dünyasının önemli hac noktalarından biri olan St. Pierre Kilisesi’ne yakın konumdaki arazinin sondaj kazılarından çıkan kalıntılar, bu alanda bir beş yıldızlı otel yapmak isteyen işvereni  müze-otel fikrine yönelten unsur oldu. 




Kazı alanındaki kalıntıların yerleri, yapının yere bastığı noktaları belirleyen ana faktördür.Yapının ana taşıyıcısı olan kompozit kolonlar, kazı alanının ortasından geçen dere yatağı izinin açtığı boşluk ve alanın çeperlerinde belirlenmiş noktalarda, kalıntılara olabildiğince zarar vermeden konumlanmakta.




Kolonların taşıdığı ana saçak, hem arkeolojik alanı imleyen bir üst örtü, hem de üzerinde balo salonu, toplantı salonu, açık havuz ve sosyal tesislerin bulunduğu, peyzaj ile zenginleşen bir üst platform halini alır. St. Pierre tepesini ve kenti gören bu platform, Antakyalıların açık hava teras kullanım alışkanlıklarını devam ettirir. Platformun geçirgen yüzeyinde yer yer açılan yarıklar, saçak altının ışık almasını sağlarken arkeolojik kalıntılarla görsel bağlantının da otelin hiçbir alanında kopmamasını sağlıyor.

Sancaklar Cami ve Antakya Otel’e “Highly Commended” Ödülü

Otelin ana gövdesi, tekil kompartımanlar haline getirilmiş prefabrike yatak odası ünitelerinin istiflenmesiyle oluşur. Çelik kirişlerden oluşan ara platformun üzerine yerleştirilen yatak odaları; yatay bağlantı yolları ve köprüler ile ana dolaşıma bağlanır. Saçak altında kalan bu yarı açık mekan; dışarıdaki iklimsel koşullardan soyutlanmayan, zemindeki kalıntılar ile görsel ilişkinin sürdürüldüğü ve yere ait niteliklerin deneyimlendiği bir dünya sunar. Yarı kapalı teraslar ve bahçeler bu deneyimini daha cazip hale getirir. Lobi, restoran, lounge gibi birimler, kalıntıların bulunduğu kottaki kamusal kullanıma açık alanlara yakın noktada konumlanır. Otel yapısı bu özellikleriyle, mekan standartlarından feragat etmeden yere ve duruma özgü hale geliyor.


+ kesit_zoom in

Kazı alanının üzerinde dolaşan köprü ve rampalar ile oluşturulan açık alan parkuru, alanı bir arkeolojik park olarak ziyarete açar ve kalıntıların yakından görülmesine imkan verir. Parkurun başlangıcı olan InfoBox, ziyaretçiyi kazı alanındaki tarihi bulgular hakkında bilgilendiriyor.


02

Yapıyı oluşturan elemanların prefabrike üretimi, alandaki yerinde üretimi en az indirmeye yardımcı olur. İnşa edilmekten çok yerinde kurulan yapı bu niteliğiyle kazı ekiplerinin arkeolojik alanda kurduğu geçici konaklama tesislerini akla getiriyor.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Mutfakların çekici dünyasında gezinti

Varenna Kyto Kitchens



İtalyanlar bence bu mutfak işini çözmüşler. Mükemmel bir uyum var tüm detaylarda ve aksesuarlarda. Hepimiz bol ışıklı, kullanışlı, geniş ve bizi içine çeken sevgi dolu mutfaklar hayal ederiz. Aranızda eve girer girmez kendimi hemen mutfağımın o güzel ahengine bırakayım ve yemek yapma sanatını icra ederken aynı zamanda dinlendiğimi hissedeyim diyenleriniz var mı acaba... Eğer var ise  http://www.poliform.it  Varenna mutfaklarının sitesini ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

Bu güzel mutfakların bizi götüreceği dünyaları dolaşmadan önce kötümser baktığım birkaç görüşü de sizlerle paylaşmak istiyorum. 


Teknolojik gelişmelere, sürekli artan malzeme çeşitliliğine ve tüm bunlara ulaşma kolaylığına rağmen, uygulayıcı firmaların yaklaşımlarında eskiye göre ; proje okuyabilme,  projeye uyum, yenilikleri takip ederek pratiğine olabildiğince katma ve imalatı ile projeyi bir kademe daha ileriye götürme gibi konularda çok ciddi sorunlar olduğunu düşünüyorum.

Varenna Matrix Kitchens



Minimalist çizgilere sahip olan Varenna Matrix serisi mutfak çeşitleri arasında en çok ilgimi çekenler arasında yer aldı. Büyük boşluklar isteyen bu tip mutfaklar, evlerinde bolca yer olan ev sahipleri için ideal diye düşünüyorum.



Günümüzde mekanların ölçüleri küçülüyor ve her alanı daha iyi kullanma çabasını beraberinde getiriyor. Üstteki mutfak benim favori mutfaklarımdan bir tanesi. İtalyan mutfak markası Varenna nın elinden çıkan bu basit ama işlevsel mutfak, stüdyo dairelerimizi hareketlendirebilir.

Varenna Minimal Kitchens




Yine bir stüdyo daire konseptimize uyabilecek mutfak tipi. Ancak nesneleri yan yana koyarken, renklerinin birbirleriyle örtüşmesi de gerekiyor. Yukarıda ki mutfağımızın zeminle ne kadar uyumlu olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu arada füme en sevdiğim renkler arasında.

Florida Kitchens




İyi bir mutfak dizaynı nasıl olmalı bir düşünelim. Bir kere her elimi attığımda aradığımı bulmalıyım. Tabi bunu yapabilmek için mutfaktaki ürünleri öyle bir düzenlemelisiniz ki elinizin altında size engel teşkil etmemeli ancak en çabuk şekilde elinizin altına gelebilmeli. Pratiklik ve hız çok önemli. Bunun yanında araç gerecinize göre depolama alanı da çok önemli. Yeni tasarım mutfaklarda kullanılan aksesuarlar size özgür alanlar oluşmasına yardımcı olurken şık bir hava vermenize de yardımcı oluyor.

Valcucine Kitchen




Bu mutfakta üzerindeki zeminin hakkını teslim ediyor pastel tonlu ve en sevdiğim renklerden gri rengin kattığı kalite hissiyle birlikte uç noktalarda güzelliğe ulaşılıyor. Tüm bunlara rağmen bu marka mutfakları İstanbul'da yalnızca bir firma ithal ediyor inanamıyorum.

Mutfak ekipmanlarının içerisinde şık tasarımlı davlumbazlar ayrı bir hava katıyor mekanlara. İşlevlerini en iyi şekilde yerine getirdikleri gibi mutfağınızın konseptinide tamamlayan unsurlardan en önemlisi diyebilirim. Valcucine benim tasarımlarını en beğendiğim bir diğer mutfak sanatkarı diyebilirim. İtalyan üreticisi bu firmanın tasarımlarını yakından inceleyebilmeniz için ziyaret edebileceğiniz adresi paylaşıyorum. http://valcucine.com/ 


Valcucine mutfaklarını incelediğinizde basitliğin ön planda olduğu saf güzelliğin ve yaratıcılığın dokunuşlarını göreceksiniz. En üstün teknoloji ile estetik çizgilerin uyumu diğer bir deyişle işlevsellik ve yenilikçi tasarım bir arada.


1980 yılında Giovanni Dino Cappellotto tarafından kurulan Valcucine mutfakları ilk mutfaklarını 1981 yılında üretti. 



Mutfağınızı tasarlarken dikkat etmemiz gereken bir kaç husus var. Öncelikle ne istediğimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Tek tek sevdiğimiz nesneleri ve renkleri bir araya getirdikten sonra ortamı her yerin bembeyaz olduğu bir yemekhaneye dönüştürmüş olabiliriz. Renkleri tercih ederken mutfağın bulunduğu zemin ve duvar renkleriyle, ayrıca evin diğer bölümleriyle uyumlu olmasına dikkat etmeliyiz.


Tasarımımızı yaparken ışığı olabildiğince kullanmamız yerinde olacaktır. Epoksi zemine düşen sabahın ilk ışıklarının vereceği enerjiyi ilk kahve ile taçlandırmak size kalmış..


Bu güzelim mutfaklarla ilgili hep iyimser kulağa hoş gelen görsel harikalar şeklinde bahsettim. Bütün bu tasarım harikalarının fabrika üretim teknolojisinin yanından bile geçmeyen montaj işçilikleri ile tüm bu görsel güzellikleri silip yerine kendi bildikleri kalitesizliği dayatma ile karşı karşıyayız.

İnşaatın her alanına yayılan karbon kağıdından çıkmış gibi benzer işçilik hatalarını gören bu tip tasarım uzmanları sonuçları yerinde gördüklerinde bu ürünleri hiç üretmek bile istemeyeceklerine eminim.




2 Ocak 2012 Pazartesi

Şömineler


 Bugün size şöminelerden bahsetmek istiyorum. Belki 2012'ye girdiğimiz yeni yılın ilk günlerinde karın da yağmamasının getirmiş olduğu özlem ile aklıma düşmüş olabilir.

Yaptığım en güzel şömine uygulamalarının Baku Yeşil Vadi Villalarında olduğunu söyleyebilirim. Şömine montajının ardından doğal taş ile süslenmesinin sonunda harikulade bir görünüme bürünüyordu.

Bazen daha yalın görünüm veren uygulamalarda yapmadık değil. Aşağıda füme rengin vermiş olduğu üst sınıf kalite görünümü ile birlikte yalınlık ön planda. Camın saydamlığı ve dış mekanın içeriye süzmüş olduğu ışıklar ile birlikte şöminede yanan ateşin doğallığı mükemmel bir uyum içerisinde.



Çıtır çıtır yanan bir şöminenin karşısında saatlerce kitap okuyabilir, hayallere dalabilir insan. Alın elinize sıcacık çayınızı-kahvenizi , seyredin en büyük pencerenizden kar tanelerinin düşüşünü tabi eğer yağıyorsa...
Şöminedeki alevlerin çıtır çıtır sesine kulak verin.



Fotoğraflarını paylaştığım tarzda şömineler satan bir çok firma var. Ancak bir kaç firma öne çıkıyor ve size istediğiniz tarzda bir ev oluştururken yardımcı olabiliyor. Şömine çeşitlerini özenle takip ettiğim firmanın sitesine gitmek için   http://www.decofire.com/