12 Mart 2015 Perşembe

Başbakanın 'Çılgın Projesi' Onaylandı

İBB Meclisi, Başbakan tarafından açıklanan "3 Katlı İstanbul Metro ve Karayolu Boğaz Geçişi Projesi"nin güzergahının 1/5000 ölçekli planlara işlenmesini oy çokluğuyla onayladı.



Söğütlüçeşme-İncirli arasında
Söğütlüçeşme-İncirli arasında 31,5 kilometrelik raylı sistem olarak  tasarlanan projenin, 16,5 kilometresinin 3 katlı tünel olacağını ifade eden  Taşyürek, bu tünelin 6,5 kilometresinin de Küçüksu-Gayrettepe arasında Boğaz'ın altından geçeceğini söyledi. Taşyürek, 3,5 milyar dolara mal olması planlanan yatırımın  yap-işlet-devret modeliyle yapılacağını belirterek, haziranda ihaleye çıkacak  projenin 5 yılda hizmete alınmasının hedeflendiğini kaydetti. Projenin, Türkiye'nin dünyadaki saygın konumunu pekiştireceğini  vurgulayan Taşyürek, İstanbul'a yapılan yatırımların Türkiye ve dünya için de çok  önemli olduğunu ve takip edildiğini ifade etti.
Proje için 6 ayrı güzergahtan en uygun olanının seçildiğini dile  getiren Taşyürek, şu bilgileri verdi: "Yasal hiçbir sıkıntısı olmayan projenin maliyet hesapları da çok iyi  yapıldı. Yap-işlet-devret şeklinde yapılacak projede devletimizin kasasından bir  kuruş harcanmayacak ve vatandaşlarımıza hiçbir ek yük getirilmeyecektir.  Metrolarla ve Marmaray ile entegre olacak proje, TEM'in trafik yükünü  hafifletecek ve İstanbul'un ulaşım sorununa ciddi rahatlık sunacaktır. Proje  çevre dostu ve akaryakıt tüketiminde tasarruf yapacak bir projedir. Kamulaştırma  söz konusu olmayacak. Görüntü ve siluet kirliliği oluşturmayacak. Şu anda ana  arterleri hatları birbiriyle buluşturacak bir proje."
12 ilçeden geçecek
5 yıl içinde tamamlanacağı açıklanan İstanbul Tüneli Projesi, Avrupa Yakası’nda Beşiktaş, Şişli, Kağıthane, Beyoğlu, Eyüp, Fatih, Zeytinburnu, Bakırköy ve Güngören; Anadolu Yakası’nda ise Üsküdar, Ümraniye ve Kadıköy ilçelerinden geçecek.
2 karayolu ve 1 raylı sistemi barındıran proje, Söğütlüçeşme-Altunizade-Gayrettepe-Sütlüce-Cevizlibağ-İncirli güzergahı boyunca yaklaşık 31,5 kilometre uzunluğa sahip olacak.

1 Kasım 2012 Perşembe

İstanbul’un En Büyük Otel ve Kongre Merkezini Hilton Worldwide İşletecek


IC Yatırım Holding A.Ş, 250 milyon Euro’luk yatırım bedeliyle, İstanbul’un en büyük oteli ve konaklamalı kongre merkezi olarak inşa ettiği İstanbul Bomonti Otel ve Kongre Merkezi’ni işletmek için dünyanın en tanınmış otelcilik markalarından Hilton Worldwide ile anlaşma imzaladı.

yapi.com.tr
"İstanbul’un en büyük oteli ve en büyük konaklamalı kongre merkezi olan tesisimiz, Avrupa’nın da en büyük  şehir otelinden biri olacak ve Türkiye’nin 2023 hedefi olan 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelir hedefine katkıda bulunacak. İstanbul artık bir kongre şehri olarak da dünyanın ilgisini çekiyor. ICCA verilerine göre İstanbul, en popüler kongre şehirleri sıralamasında 9’uncu sıraya yerleşti. IC Holding olarak turizm sektöründeki en büyük yatırımımızı yaparak, İstanbul’un en büyük konaklamalı kongre merkezini inşa etmekten gurur duyuyoruz. Yaklaşık 1000 kişiye istihdam sağlayacak olan merkezimizi 2013 yılının son çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz. Bu arada, proje sahamızın içerisinde yer tarihi Bomonti Bira Fabrikası binalarını da, eşsiz yapısal ve mimari özelliklerini koruyarak bir kültür-sanat ve eğlence merkezi haline getirebilmek için yatırımcılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Şehrimize böyle bir merkez kazandırmaktan da büyük onur duyacağız". 

Simon Vincent: İstanbul’da düzenlenecek uluslararası konferanslara katkı sağlayacak

Hilton Worldwide Avrupa Ortadoğu ve Afrika Başkanı Simon Vincent da, “İstanbul’da yeni bir kilometre taşı olacak Hilton İstanbul Bomonti Otel ve Konferans Merkezi’ni işletmek üzere anlaşma imzalamış olmaktan memnunuz” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Hilton İstanbul Bomonti Otel & Konferans Merkezi oda sayısı ve toplantı salonu büyüklüğüyle şehirde inşa halindeki en büyük otel. Hilton Worldwide, kimisi aktif kimisi ise geliştirilme aşamasında olan 41 oteli ile 1955 yılından bu yana gururla Türkiye pazarında. Güçlü duruşumuzun son örneğini de yeni otelimizle bir kez daha gösteriyoruz. Otelimizin dünya standartlarındaki konferans olanaklarının İstanbul’da uluslararası yeni konferansların düzenlenmesine katkı sağlamasını bekliyoruz”.

Fabrikanın dönüşüm projesine Han Tümertekin imzası

2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açılan ihale sonucunda, IC Yatırım Holding’in grup şirketi Bomonti Uluslararası Kongre Turizm Yatırımları Ticaret A.Ş’ye, 60 milyon 250 bin TL bedelle 49 yıllık irtifak hakkı verilen alanın toplamı 166 bin 015 metrekare. 12 bin 715 metrekaresi Bomonti Bira Fabrikası’na ait olan alanın, geri kalan 153 bin 300 metrekaresine ise otel ve kongre merkezi inşa ediliyor. Tarihi 120 yıla dayanan Bomonti Bira Fabrikası binalarının kültür, sanat ve eğlence merkezine dönüşüm projesini ünlü mimar Han Tümertekin yapıyor. Henüz konsept dizayn çalışmaları devam eden proje, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından onaylanmış durumda.
"İstanbul’un en büyük oteli ve en büyük konaklamalı kongre merkezi olan tesisimiz, Avrupa’nın da en büyük  şehir otelinden biri olacak ve Türkiye’nin 2023 hedefi olan 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelir hedefine katkıda bulunacak. İstanbul artık bir kongre şehri olarak da dünyanın ilgisini çekiyor. ICCA verilerine göre İstanbul, en popüler kongre şehirleri sıralamasında 9’uncu sıraya yerleşti. IC Holding olarak turizm sektöründeki en büyük yatırımımızı yaparak, İstanbul’un en büyük konaklamalı kongre merkezini inşa etmekten gurur duyuyoruz. Yaklaşık 1000 kişiye istihdam sağlayacak olan merkezimizi 2013 yılının son çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz. Bu arada, proje sahamızın içerisinde yer tarihi Bomonti Bira Fabrikası binalarını da, eşsiz yapısal ve mimari özelliklerini koruyarak bir kültür-sanat ve eğlence merkezi haline getirebilmek için yatırımcılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Şehrimize böyle bir merkez kazandırmaktan da büyük onur duyacağız". 

Simon Vincent: İstanbul’da düzenlenecek uluslararası konferanslara katkı sağlayacak

Hilton Worldwide Avrupa Ortadoğu ve Afrika Başkanı Simon Vincent da, “İstanbul’da yeni bir kilometre taşı olacak Hilton İstanbul Bomonti Otel ve Konferans Merkezi’ni işletmek üzere anlaşma imzalamış olmaktan memnunuz” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Hilton İstanbul Bomonti Otel & Konferans Merkezi oda sayısı ve toplantı salonu büyüklüğüyle şehirde inşa halindeki en büyük otel. Hilton Worldwide, kimisi aktif kimisi ise geliştirilme aşamasında olan 41 oteli ile 1955 yılından bu yana gururla Türkiye pazarında. Güçlü duruşumuzun son örneğini de yeni otelimizle bir kez daha gösteriyoruz. Otelimizin dünya standartlarındaki konferans olanaklarının İstanbul’da uluslararası yeni konferansların düzenlenmesine katkı sağlamasını bekliyoruz”.

Fabrikanın dönüşüm projesine Han Tümertekin imzası

2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açılan ihale sonucunda, IC Yatırım Holding’in grup şirketi Bomonti Uluslararası Kongre Turizm Yatırımları Ticaret A.Ş’ye, 60 milyon 250 bin TL bedelle 49 yıllık irtifak hakkı verilen alanın toplamı 166 bin 015 metrekare. 12 bin 715 metrekaresi Bomonti Bira Fabrikası’na ait olan alanın, geri kalan 153 bin 300 metrekaresine ise otel ve kongre merkezi inşa ediliyor. Tarihi 120 yıla dayanan Bomonti Bira Fabrikası binalarının kültür, sanat ve eğlence merkezine dönüşüm projesini ünlü mimar Han Tümertekin yapıyor. Henüz konsept dizayn çalışmaları devam eden proje, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından onaylanmış durumda.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Taksim'in can damarı kesilecek!

Taksim'in can damarı kesilecek!


Taksim'de yapılacak altgeçit için teklif verecek 11 firma belli oldu. Mimarlar 'Altgeçit meydanın can damarını kesecek' dedi

Mimarlar ve şehir plancılarının tepkiyle karşıladığı "Taksim Meydanı Düzenlemesi"nin ilk etap ihalesine katılacak 11 firma belli oldu. 23 Ağustos’ta tekliflerini verecek firmalar arasından ihaleyi alan, Tarlabaşı Bulvarı ve Cumhuriyet Caddesi’nin altındaki dalış tünelini inşa edecek. Tünel, Tarlabaşı-Harbiye yönünde 400 metre, Harbiye-Tarlabaşı yönünde 320 metre uzunluğunda olacak.

Elif İnce'nin Radikal'deki haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi ’nin verdiği bilgilere göre, alt geçit Tarlabaşı Bulvarı’ndaki mevcut araç otoparkından başlayacak, restitüsyonu yapılacak olan Taksim Topçu Kışlası’nın bitimine kadar devam edecek. Anıt etrafındaki trafik, otobüsler ve duraklar meydandan kaldırılacak. Tarlabaşı’ndan gelen bir araç kesintisiz şekilde Harbiye, Taşkışla, Dolmabahçe yönüne gidebilecek. Gümüşsuyu ve Sıraselviler ulaşımı, Mete Caddesi üzerinden AKM ve The Marmara Otel önünden yüzeyden sağlanacak. Alt geçitte Tarlabaşı Bulvarı ve Cumhuriyet Caddesi’ni kullanan hatlar için iki şeritli otobüs durakları da yer alacak.

28 Haziran’daki önyeterlik ihalesini geçerek, 23 Ağustos’ta tekliflerini vermek üzere davet edilen firmalar Kolin İnşaat, Özka İnşaat + AKM Yapı, Polat Yol Yapı, STY İnşaat, Silahtaroğlu İnşaat, Makyol İnşaat, Burkay İnşaat, Yapı Proje Merkezi, Öztaş İnşaat, Kalyon İnşaat, Atlı İnşaat, Fermak İnşaat, Öngün İnşaat, Nas İnşaat ve Haydar Sezen+San-İş.San ortaklığı.
‘Taksim Kışlası çok açık’
 
Uzmanlarsa itirazlarını şöyle değerlendirdi:

Tayfun Kahraman (İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı): Taksim Kışlası’nın ihyasının gerçekleştirileceği burada çok açık ifade edilmiş. İmar planında belediye kesin bir intiba vermekten kaçınıyordu. Demek ki bu kesinleşti... İlk gördüğümüz animasyonda meydana çıkan bütün caddeler yeraltına alınıyordu. Bu ehlileştirilmiş gibi gözüküyor. Diğer yandan Harbiye-Tarlabaşı yönünde yapılacak dalış tüneli ve istinat duvarlarıyla buraya yaya girişi özellikle mitinglerde engellenmiş olacak.

Mimar Korhan Gümüş (Taksim Platformu): Cumhuriyet Caddesi meydana çıkan en önemli yaya bağlantısı. Sıraselviler veya Gümüşsuyu değil, meydanın toplanıp boşalma noktası burası. O yüzden burada trafiği yeraltına almak, kalbe giden can damarını kesmek gibi. Altgeçit için 11 metrelik istinat duvarları yapılacak, kaldırımın kenarında 80 metre uzunluğunda bir uçurum olacak. Gösterilerde, 1 Mayıs ’ta kalabalık meydana gelirken bu uçurumla mı karşılaşacak?

Y. Doç. Dr. İpek Akpınar ( İTÜ Mimarlık Fakültesi): Birkaç mimari dokunuşla düzeltilecek sorun, 1970’lerden kalma bir modelle çözülmek isteniyor. Bu modelin yürümediğini Aksaray ’da, Sütlüce Kültür Merkezi’nin önünde, Topkapı’da, 4. Levent’te gördük. ‘Yayalaştırma’ adı altında meydanı ıssızlaştıracak, insanı içine almayan duvar yığınlarına boğacaklar. Dalış tünelleri, yol mühendislerinin sevdiği bir çözüm ama mimarca bir çözüm değil. Zaten Taksim Meydanı’nı yalnızca trafik düzenlemesi üzerinden konuşmak büyük bir hata. Meydanı bir bütün olarak, Gezi’den Hilton’a kadar olan yeşilik alan üzerinden konuşmamız gerekli.

Doç. Dr. Tansel Korkmaz (Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi): Böyle merkezi bir yere müdahale ederken şehrin makroformunu bütün olarak düşünüp, müdahale alanına kuş bakışı bakmak lazım. Belediye her zamanki gibi bu bütüncül müdahale konusunda iktidarsız. Trafiği, kışlanın inşasını, parkı ayrı düşünüyor. Bunları bütünleştirecek bir vizyonu yok ve bu önemli kamusal mekanından geriye ıssız, kasvetli bir meydan kalacak. Benzer müdahalenin ıssızlaştırıcı etkisini İstanbul Kongre Merkezi ve Açıkhava Tiyatrosu çevresinde gördük.
 
Platformdan yeraltı tüneline karşı 10 seçenek
 
Meydanın kullanıcılarıyla birlikte tasarlanması gerektiğini belirten Taksim Platformu, dalış tünellerine 10 alternatif öneri getiriyor:

Bekleme yapan otobüs durakları kalkar. Dünyada hiçbir kentin merkezinde otobüsler bekleme yapmaz, turlarına devam ederler. Bu alan taşıt geçişine kapatılır ve yeniden tasarlanarak meydan ile park birbirine bağlanır.

Tüm otobüs durakları bu bölgedeki dükkanların önüne alınır. Artan hareketlilik ile buradaki dükkanların değerleri de yükselir.

Tüm dükkanlar yeniden düzenlenir, Talimhane turizm bölgesine de hizmet eden canlı işlevlere kavuşturulur.

Buradaki tüm dükkanlara üst terslarını kullanma hakkı da verilir, Gezi Parkı daha da canlanır. Artan kullanım ile parkın güvenlik sorunu da ortadan kalkar.

Meydan ve park çevresindeki tüm zemin katların halka daha açık hizmet işlevleri için kullanılması ve meydan düzlemine yayılmaları sağlanır. Böylece taksim meydanı çevresindeki yapılar ile ilişki kurar, bütünleşir.

Meydan kesintisiz olarak eski canlılığına kavuşan AKM ’ye kadar yeniden düzenlenir. Gerekirse burada da bir metro çıkşı önerilebilir.

AKM depoları daha uygun bir yere taşınır. Burada zemin altında çok yüksek kapasiteli bir kapalı garaj yapılır. Üzerinde açık otopark olarak kullanılan alanda da çok amaçlı sosyal, kültürel, ticari bir yapı oluşturulabilir.

Başka bir metro çıkışı da çeşitli açık hava etkinliklerinin düzenleneceği Gezi Parkı’na yapılabilir.

Park gerçek bir yeşil alan olarak düzenlenir.

Meydan üzerindeki tüm gereksiz işgallerden arındırılıp basit fakat güçlü malzemeler ile yeniden düzenlenir. Taşıt yolları daraltılıp yaya alanları genişletilir. Yeniden tasarlanan meydan düzleminde uygar oturma ve dinlenme yerleri, güçlü aydınlatma ögeleri tasarlanır.
(Radikal)

3 Ağustos 2012 Cuma

Polat Tower'daki yangın neden çıktı?


İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nın hazırladığı rapora göre, Polat Tower Residence’daki yangın, elektrik kontağından çıktı.

Polat Tower'daki yangın neden çıktı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 17 Temmuz’daki Polat Tower Residence’daki yangına ilişkin itfaiye raporu tamamlandı.

Raporda, yangın ihbarının alınmasının ardından 3 dakika içerisinde olay yerine varıldığı, binanın ön kısım dış cephesinin yoğun dumanla birlikte alevli surette yandığının görüldüğü kaydedildi.
Oynat


Yangının bina dahili ile teras çatı bölümüne sirayet ettiğinin görülmesi üzerine hariçten serilen kollar ve merdiven araçlarıyla ön kısım dış cepheye, dahilinden teras çatısına çıkılarak yapılan müdahaleyle yangının bina dahili ve çevresine sıçramasının önlendiği belirtilen raporda, çalışma sonucu yangının kontrol altına alındığı ifade edildi.

Raporda, Polat Tower Residence’ın doğu cephesindeki daireler ağırlıklı olmak üzere kuzey ve güney cephesinde bulunan bazı dairelerin kısmen islenmek, ıslanmak, kapıları, pervazları, iç dekorasyonu, parkeleri, elektrik, elektronik tesisatı, otomasyon ve yangın söndürme sistemleri, duvar boya ve kaplamaları kısmen deforme olmak suretiyle zarar gördüğü bilgisine yer verilen raporda, binada bulunan bazı banka şubeleri ile Haydar Aliyev Bilim Merkezi Otoparkı’ndaki bazı araçların zarara uğradığı kaydedildi.

Olayın çıkış sebebi
Polat Tower Residence’daki yangının çıkış nedeninin tespitine yönelik yapılan tahkikat ve araştırmalar neticesinde, yangının öncelikle başlangıç ve ağırlık merkezinin tespit edilmeye çalışıldığı belirtilen raporda, şu bilgilere yer verildi: ”Yangın anı, seyri ve sonrası enkaz arası yapılan incelemelere göre, Polat Tower binası lobi giriş holü cephesinde dairelere hitap eden Chiller (soğutma-ısıtma) grupları olduğu ve ön cephe 1. kat seviyesi, lobi giriş kısmı birleşim yerine yakın yüzeyde yangından dolayı beton tahribatı olduğu gözlemlenmiştir. Bu alanda yapılan enkaz araştırmalarında, elektrik ark emareleri bulunan bir ucu kat dahilindeki pano odasına gittiği müşahede edilen kopmuş kablo uçları ve klima ünitelerinin birkaçında yoğun hararet deformasyonu ve metal ergimeleri görülmüştür.

Yine bu alanda, bina beton yüzeyine tutturulmuş ve ağır tahribat emareleri görülen paratoner tesisatına ait kabloların da olduğu görülmüştür. Elde edilen bilgi ve bulgular ışığında, yangının 1. kattaki klima ünitelerine veya buradan geçerek bina dış yüzeyinden diğer alanlara giden elektrik tesisat kablolarının, klima cihazlarına veya tesisatın diğer elemanlarına bağlantı noktalarında herhangi bir nedenden dolayı meydana gelen arıza sonucu oluşan şerarelerin, kablo izolelerini ve plastik aksamlarını tutuşturması ile başladığı belirlendi. Isı izolasyon malzemesinin bütünlüğünün bozulduğu alanda mevcut alucobond kompozit cephe kaplama malzemenin iç yüzey alüminyum ile ara yüzeyindeki polistren kaplamanın da tutuşması sonucu yangının dış alanda alevli yanmaya dönüştüğü ve hava sirkülasyonu etkisi ile dış cephe tüm yüzeyine kısa sürede yayıldığı kanaatine varılmıştır.”

24 Temmuz 2012 Salı

Galataport'un otel olmaya gidiş öyküsü başladı...

Ve beklenen oldu.. Yangın çıkarıldı olaylar soğudu unutuldu ve Galataport'un otel olmaya gidiş öyküsü başladı...




Foto: Bülent Uzun (AA)

Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu, yabancı sermayenin Türkiye'ye ilgisinin artmasıyla özelleştirmenin 2003 yılından sonra büyük ivme kazandığınıve Türkiye'ye tek kalemde en büyük yabancı sermayenin özelleştirme vasıtasıyla geldiğini ifade ederek, Cumhuriyet tarihinde 1984 yılından bugüne kadar yapılan özelleştirmenin yüzde 80'inin 2003'ten sonra gerçekleştirildiğini söyledi.

Kruvaziyer turizmine yönelik özelleştirme çalışmalarına değinen Aksu, şu an İzmir Kruvaziyer Limanı'nın ihale aşamasında olduğunu, İzmir'in kruvaziyer sektörünün önemli bir limanı olmasını amaçladıklarını bildirdi. Burayı, uluslararası piyasalarda yabancı ve Avrupalı zengin turistlerin gelip Türkiye'de döviz kazandırıcı harcamalarda bulunabilecekleri bir yapıda faaliyetini yürütebilecek şekilde özelleştirmeyi düşündüklerini anlatan Aksu, onun için İzmir Limanı'nı ikiye böldüklerini, kruvaziyer limanı olan kısmın ihaleyle özelleştirileceğini, şu anda ihale ilanının da yayınlanmış durumda olduğunu kaydetti.

Aynı şekilde Galataport olarak bilinen İstanbul'daki projede de ilgili kuruluşlarla görüştüklerini, son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Anıtlar Yüksek Kurulunun görüşlerini aldıklarını belirten Aksu, ''Bu görüşler çerçevesinde hem çevreye uyumlu oradaki bölgede hem sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini yansıtan toplumu da kucaklayan bir proje olarak bu yıl sonuna doğru Galataport olarak bilinen projeyi de ihale ilanına çıkmayı düşünüyoruz'' dedi.

Bu bölgenin hem Türkiye'nin hem Avrupa'nın en önemli cazibe merkezlerinden bir tanesi olacağını ifade eden Aksu, oradaki antrepolardan bir tanesini de Mimar Sinan Üniversitesi'ne tahsis ettiklerini, burasının da bir müze olacağını, kültür merkezi ve cazibe merkezi olarak bölgeye değer katacağını anlattı.

İzmir'deki yük limanının ve imar çalışmaları devam eden Derince Limanı'nın özelleştirilmesini de gerçekleştireceklerini ifade eden Aksu, Kalamış'taki Türkiye'nin en büyük marinasının da imar planı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bu çalışmanın ardından orayı da ihaleye çıkaracaklarını söyledi.

''Otoyollarla ilgili olarak 31 Ekim'de nihai teklifleri alacağız''

Otoyol özelleştirilmesinin de önemli bir konu olduğunu, otoyollarla ilgili olarak 31 Ekim'de nihai teklifleri alacaklarını, bu yıl içerisinde özelleştirme ihalesinin tamamlanmasını beklediklerini anlatan Aksu, burada 25 yıllık bir işletme hakkı verileceğini anımsattı. Şu anda 2 bin kilometrelik mevcut otoyol ile 2 boğaz köprüsünün bulunduğunu ifade eden Aksu, bu yatırımların da bir an önce özel sektör eliyle yapılmasını kamunun da bu yatırımların yapılmasına ve fiyatlandırmasına nezaret etmesini öngören bir modelle işletme hakkının devredilmesini planladıklarını belirtti.

Türkiye'nin dışında dünyanın çeşitli ülkelerinden, Avrupa ve Uzak Doğu'dan otoyol özelleştirmesine yoğun ilgi olduğunu ifade eden Aksu, ''Öncelikli hedefimiz özelleştirme sonrasını tamamen başıboş bırakmak değil, hem fiyatların kontrolünün kamuda kalmasını sağlamak hem de o yolların standartlarını en üst seviyede tutacak yatırımların özel sektör eliyle yapılmasını kontrol edecek bir mekanizmayla özelleştirmek. Bu çerçevede çalışmalarımız Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile koordineli bir şekilde devam ediyor'' dedi.

Böylelikle köprü ve otoyolların bakım ve onarımı dahil bütün maliyetlerini özel sektör tarafından yapılacağını, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğü'nün bu faaliyetleri denetleyeceğini belirten Aksu, şöyle devam etti:

''Otoyol işletmeciliğinin uluslararası standartları var. O standartlara uygun bir şekilde bu yatırımların ve bakım onarımların yapılması tamamen özel sektör kuruluşunun elinde olacak. Bunların yapılmaması halinde de özel sektöre büyük yaptırımları ve büyük cezaları olacak. Örneğin belli yerlerde aydınlatmanın yapılması, yol güvenliğinin yapılması gerekiyor, bakım onarım yapılırken güvenlik şeritlerinin iyi oluşturulması gerekiyor.

Ölüm Ovası'na Konut Furyası



17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi’nde en fazla binanın yıkıldığı yer olanHacı Mehmet Ovası’na önce TOKİ’nin girmesi ardından yüzlerce konut inşa edilmesi tartışma yarattı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü 2 bine yakın insanın enkaz altında yaşamını yitirdiği için ‘ölüm ovası’ olarak adlandırılan bölgeye Önlem Şartlı Alanstatüsünde iki kat sınırı getirmişti. Ancak TOKİ 2006 yılında kendi imar planını yaparak ovaya dört katlı konutlar inşa etmeye başladı. 2008 yılında 1152 konut tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. TOKİ inşaatı tamamlandıktan sonra bölge, inşaat sektörünün gözdesi haline geldi. Belediye bölgeyi yatırımcılara cazip kılmak için iki değişiklik daha yaptı: Kat izni ikiden üçe çıkartıldı ve imar planlarında ova ‘düşük yoğunluk’tan ‘orta yoğunluklu’ konut alanına çıkartıldı. Bu şekilde ölüm ovası adım adım şantiyeye döndü. “Ev alacak olsam TOKİ’yi tercih ederim” diyen Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan bile TOKİ’nin depremde yerle bir olan alana binlerce konut yapmasını eleştirerek “Yapılana akıl erdirmek mümkün değil” diyor.

Radikal Gazetesi'nden Elif İnce'nin haberine göre ova, adeta 1980’lerde yaşadıklarının tekrarını yaşıyor. 1986’da uzun tartışmalar sonunda belediye meclisinin kararıyla bataklık doldurulmuş ve ova imara açılmıştı. Müteahhitlerden büyük ilgi gören arazi, kısa zamanda beş katlı lüks blokların yükseldiği bir toplu konut alanı haline gelmişti. Depremin en çok tartışılan yeri haline gelen ‘ölüm ovası’nda Mesa 1 ve Mesa 2 isimli lüks siteler çökünce 100’e yakın kişi ölmüştü. 99 depreminde ovanın tamamında 1000 ile 2 bin arasında insan enkaz altında kalmıştı.

Depremden 10 yıl sonra Yalova Belediyesi bölgede kat yüksekliğini üçe çıkardı. 2010’da büyük ölçekteki 1/25000’lik planı değiştirme şartı gözetilmeden usulsüz bir şekilde küçük ölçekli 1/1000 ve 1/5000’lik imar planlarında ova ‘düşük yoğunluk’tan ‘orta yoğunluklu’ konut alanına dönüştürüldü. 2011’de ise ova, 1/25000’lik üst ölçekli planda da Belediye ve İl Meclisi’nin onayıyla ‘orta yoğunluklu’ konut alanına dönüştürüldü.

Belediye: Rantabl değildi

Yalova Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özsümer, şantiyeye dönüşen ovadaki şantiye görünümünü “Depremden beri kullanılmıyordu, insanların yürümeye bile çekindiği bir alandı. Şu an Yalova’nın en hızlı gelişen mahallesi” diye övüyor:

“Düşük yoğunluk ve iki kat kısıtlaması buraya yatırımcının girmesini engelliyordu, rantabl değildi. Kimse el atmıyordu. 2009’da burada sadece TOKİ vardı, konutlarda yaklaşık 3000 kişi oturuyordu. Ardından da inşaat sektörü bölgeye geldi. Tahminimce nüfus o zamandan beri yüzde 50 artmıştır. Burada üçer katlı, tabana yayılmış, gayet güzel yapılar oluştu. Kafamıza göre bir şey yapma şansımız yok. Bize göre burada yapılması gerekeni yaptık.”

Şehir plancısı Mehmet Gürel ise yoğunlukta yapılan değişikliği şöyle özetliyor: “Eskiden bir villa yapabiliyordunuz, şimdiyse altı daireli bir apartman.”
“Yine aynı filmi izliyoruz” diyen Yalova’daki mimar, mühendis ve jeologların hem arazinin yapılaşması hem de TOKİ inşaatlarının kalitesiyle ilgili ciddi endişeleri var.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yalova Temsilcisi Özgür Bayraktar: “Burası bataklık. Zemin diye bir şey yok. 99 depreminde bu ovanın yüzde 80-90’ı yıkılmıştı. İmara açılması çok büyük hata. Türkiye ’de yapı denetimi zaten bir muamma. TOKİ de kanun gereği kendi ruhsatını kendi alıyor, yapı denetimi ciddi bir soru işareti.”

Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan: Yeşil alan olarak kalmalıydı

“Bir ev alacak olsam, TOKİ’den alırım” demiş ve sonra “Yalova hariç” diye eklemişti. Ercan, TOKİ’nin bölgedeki yapılaşmasını eleştirerek şöyle konuştu: “Afet yaşayan bölgenin yapı yasaklı alan olarak tanımlanması gerekli. 1985’te yemiş ağaçlarıyla dolu bu bölge, 1987’de yapılaşmaya açıldı, Gölcük depremiyle yerle bir oldu. Ova yapı yasaklı alan olmalı ve eğlence, yeşil alan olarak kullanılmalı.”

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yalova Temsilcisi Mahmut Renkler:“Ova, eski Safran Deresi’nin çevresi, o alüvyonlarla oluşmuş bir zemin. Çok yumuşak bir yapısı olduğu için burada yapılacak inşaatın maliyeti, sağlam zemine yapılacak maliyetin belki dört-beş katı. Ayrıca TOKİ konutlarını 2006’da temeller atılırken inceledik, zemin çalışmalarını yeterli görmedik. Malzeme eksik kullanıldı, temel dolgusundaki demir neredeyse yarı yarıya eksildi. Malzemeden çaldılar. Bunları TOKİ’ye ilettik.”

Eski Belediye Meclisi üyelerinden Ergüder Falay: “Ben burasının düşük yoğunlukta kalmasını hep talep ettim. İnşaat yapılır ama maliyeti çok yüksek olur. Kazıyorsunuz, midye kabukları çıkıyor, 25-30 metre sonrası da bataklık zaten. TOKİ örnek teşkil edince il merkezi buraya doğru kaydı.”

TOKİ: 11 metre kazıklı temeller üstüne yaptık
TOKİ, ölüm ovasına yapılan inşaatlarla ilgili açıklamasında binaları çok sağlam yaptıklarını belirterek şöyle dedi:

“Hacı Mehmet Ovası eski Safran Deresi’nin çevresi, alüvyonlarla oluşmuş bir zemin. ‘Çok yumuşak bir yapısı olduğu için burada yapılacak inşaatın maliyeti, sağlam zemine yapılacak maliyetin belki dört-beş katı’ iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. TOKİ ‘Yalova 2. Bölge 1152 adet konut genel ve ada içi altyapı ile çevre düzenlemesi inşaatı işi’nde bodrum + zemin + iki kat ve bodrum + zemin + üç katlı bloklar yapmıştır. İdaremizce Yalova 2. bölgede, bodrum + zemin + üç kat inşa edilen bloklar 65 santimetre çapında, 11 metre boyunda fore kazıklı derin temellere taşıtılmıştır. Bodrum + zemin + iki katlı bloklarda ise temel altı yükünü düzgün dağıtmak amacıyla 30 – 50 santimetre kalınlığında elek üstü malzemenin serilip, sıkıştırılması ile zemin iyileştirmesi gerçekleştirilmiştir. Bodrum + zemin + üç katlı bloklarda kullanılan 11 metre boyunda, 65 santimetre çapında fore kazıklı sistemin inşaat maliyetini artış oranı yüzde 10’u dahi bulmamaktadır. Bodrum + zemin + 2 katlı bloklarda yapılan maliyetin artış oranı da yüzde 2’yi geçmemektedir.”

TMMOB: Neden buraya konut inşa edilemez?
TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi , ovada kat yoğunluğunu arttıran 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği’nin iptali için açtığı ve halen devam eden davada TOKİ’nin konutlarına şu gerekçelerle karşı çıkmıştı:

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremde büyük hasar görmüş ve can kaybı yaşanmış bu bölgede yapılacak yoğunluk artışında jeolojik etütlerin yapılması önem arz etmektedir, fakat onaylanan plan değişikliğine ilişkin jeolojik etüt raporu dikkate alınmamıştır. Bu bölgede yoğunluk artışı yapılması, bölgenin fay hattı üzerinde yer alması sebebiyle her koşulda yanlış bir uygulamadır. Bilimsel ve teknik bir gerekçe bulunmadığı gibi kamu yararı içeren bir uygulama da söz konusu değildir.
 

Bağdat Caddesi'nde Milyonluk Kaldırım Kavgası



Yıllardır düzeltilmesini istediği kaldırım taşlarının bir sabah belediye çalışanları tarafından apar topar söküldüğünü görünce apartman yöneticisi Emel Demirel, “Sonunda!” deyip derin bir nefes almış. Fakat belediye çalışanlarından kaldırım taşlarının sökülme sebebinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle apartman sakinleri arasındaki ‘kaldırım kavgası’ olduğunu öğrenince mutluluğu uzun sürmemiş.

Emel Demirel’in yöneticiliğini yaptığı apartman, Bağdat Caddesi’nde Ocak ayından beri önündeki kaldırım taşları sökülen onlarca binadan yalnızca biri. Apartman sahipleri, kaldırımların bir kısmının aslında apartmanlarına ait olduğunu ve 20 yılı aşkın süredir İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından işgal edildiğini anlayınca belediyeye dava açmış. Ana arterlerden sorumlu İBB daha davalar sonuçlanmadan “Madem burası özel mülk alanı, sorumluluk sizin” diyerek kaldırım taşlarını sökmüş. 

‘Belediye bizi cezalandırıyor’

Radikal Gazetesi'nden Elif İnce'nin haberine göre, kaldırım taşlarının altından geçen elektrik ve doğalgaz kabloları aylardır açıkta. Emel Demirel, belediyeye kızgın: “Yıllardır bize ait toprağı bedel ödemeden kullandıkları için teşekkür edeceklerine bizi cezalandırıyorlar. Apartmanda yaşayanların çoğu yaşlı insanlar. Yağmur çamur olunca bu kırık dökük taşlardan nasıl yürüyecekler?”

Esnaf da durumdan şikâyetçi. Feneryolu’nda evcil hayvan dükkânı olan Recep Er, yolu göstererek “Buradan kim geçip gelecek?” diyor: “Yazın terlikle gelen müşteri kum içinde kalıyor. Yağmur yağınca her yer çamur oluyor çünkü gider yok. Su borularını, elektrik borularını böyle açıkta bırakıp gittiler.” 

Bir kat daha çıkma imkânı

Bağdat Caddesi’nde yıkılıp yeniden yapılması planlanan birçok eski apartman için belediyenin işgal ettiği kaldırımlar çok önemli, çünkü bu alan, apartmana birkaç kat daha çıkma izni verebilir. Örneğin Emel Demirel’in apartmanının önündeki 60 metrekarelik alan, beş katlı apartmanlarına altıncı kat izni çıkması demek...

Feneryolu’nda kaldırımsız kalan bir başka apartmanın yöneticisi Melahat Öztürk, 2009’dan beri Büyükşehir Belediyesi’yle davalı. 27 yıllık emlakçı olan Melahat Öztürk, apartmanın önündeki 282 metrekarelik alana belediyenin el koyduğunu anlayınca diğer dairelerle belediyeye ‘kamulaştırmasız el koyma tazminatı’ davası açmış. Davayı kazanmışlar, belediye temyize gitmiş, şimdi davanın sonuçlanmasını bekliyorlar. Bu sırada 282 metrekarelik alan tapularından düşülmüş, fakat karşılığında belediye hâlâ hiçbir ücret ödememiş. Melahat Öztürk, “Ya el koydukları yerin bedelini ödesinler, ya da bize geri versinler” diyor. 

Avukatlardan teklif

Belediyeye dava açan apartman sayısı artarken bazı avukatlar, parsellerine el konmuş apartmanları gezerek “Ücret almadan dava açalım” diyormuş. Melahat Öztürk, kendilerine de birçok avukatın aynı teklifle geldiğini anlatarak “Sonuçta kazanılacağı kesin bir dava. Trilyonun üzerinde el koyma var” diyor. Yalnızca onların apartmanında işgal edilen arazinin kamulaştırma bedeli 1.833.000 liraya geliyor. Şayet dava kazanılırsa bu bedel, dava açan mal sahipleri arasında bölüşülecek.

Belediye: Artık özel mülkiyet

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Anadolu Yakası Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü, mağdur vatandaşlardan birine yaptığı yazılı açıklamada kaldırımları sökme kararını şöyle açıklıyor: “Mahkeme kararı ile sökülmüş olup özel mülkiyete aittir. Kamu mülkiyetinde bulunmadığı için tüm sorumluluk mal sahiplerine aittir.”

Bina İnşaatı Maliyet Endeksi Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan ikinci çeyreğine ilişkin 'Bina İnşaatı Maliyet Endeksi' sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 2005=100 Temel Yıllı Bina İnşaatı Maliyet Endeksi, toplamda bir önceki döneme göre yüzde 0,57, geçen yılın son dönemine göre yüzde 1,83, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 6,39 ve dört dönem ortalamalara göre ise yüzde 11,15 artış gösterdi.
     
Bu yılın ikinci döneminde bir önceki döneme göre, işçilik endeksi yüzde 2,64 artarken, malzeme endeksi ise yüzde 0,02 azaldı. Söz konusu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre işçilik endeksi yüzde 5,74 ve malzeme endeksinde yüzde 6,58 artış gerçekleşti. Geçen yılın ikinci döneminde, maliyet endeksi toplamda bir önceki döneme göre yüzde 4,35, bir önceki yılın son dönemine göre yüzde 8,91, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,76 ve dört dönem ortalamalarına göre ise yüzde 8,70 artış kaydetmişti.


13 Temmuz 2012 Cuma

3. havalimanının projesi hazır


İstanbul'a yapılacak üçüncü havalimanının ihalesinin ekim ayında yapılması planlanıyor.

Projesi hazırlanan ve yaklaşık 5 milyar dolara mal olacak havalimanı, 3 yıl içinde bitirilecek. 


3. havalimanının projesi hazır 

Dünyanın hiçbir ülkesinde eşi benzeri görülmemiş şekilde şehir tarafından adeta boğulan ve turizm sezonlarında kilitlenen Atatürk Havalimanı'nın imdadına üçüncü havalimanı yetişecek. Hükümetin Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Hazine ile yaptığı çalışmaların proje aşaması tamamlandı. Projenin bütün detayları kağıt üzerinde şekillendirildi ve sıra ilk kazmayı vurmaya geldi. Hükümetin Ekim ayı başında ihaleye çıkılacak ve aynı ayın sonunda temeli atılacak üçüncü havalimanının 3 yılda bitirilmesi planlanıyor. Yaklaşık 5 milyar dolara mal edilecek olan havalimanı, en geç 2015 yılı sonunda tamamlanacak.

ACİL EYLEM PLANINA GEÇİLDİHükümetin 32 milyar dolarlık 7 dev proje arasında öncelikli sırada yer alan havalimanının yapımı için ilgili tüm birimler acil eylem planına geçti. Acil eylem planını uygulamak için Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın koordinasyonunda 100 kişilik uzman kadrodan oluşan alt konsorsiyum kuruldu. Alt konsorsiyum projeye son şeklini vererek bakanlığa gönderdi. Bakanlığın uhdesindeki Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) de bütün planlarını öncelikle üçüncü havalimanını inşa edecek tarzda güncelledi. DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, koordinasyonu daha etkin şekilde sağlamak ve üçüncü havalimanın yapılacağı arazi üzerindeki hazırlıkları yürütmek için Ankara'daki ofisini İstanbul Atatürk Havalimanı'na taşıdı. Birdal, DHMİ İstanbul Başmüdürlüğü'nün uzman ve tecrübeli kadrosuyla çalışmaları tam gaz yürütüyor. 
Bu arada üçüncü havalimanı ihalesine teklif vermek için bekleyen başta TAV ve LİMAK olmak üzere çok sayıda yerli ve yabancı havalimanı inşaat firması çalışmalarına hummalı şekilde devam ediyor.

YILDA 150 MİLYON YOLCUProjenin son şekline göre üçüncü havalimanının yıllık yolcu kapasitesi 120 milyondan 150 milyona çıkarıldı. Arnavutköy-Göktürk-Çatalca yollarının birleştiği kavşaktaki 3 bin 500 hektarlık bölgeye yapılacak havalimanı için 100 yıllık büyüme planı hazırlandı. Buna göre, ilk etapta Terminal 1 (T1) olarak kurulacak havalimanına zamanla doğacak ihtiyaca göre yeni terminaller (T2, T3, T4) inşa edilecek. Havalimanına dördü aynı paralelde, ikisi farklı yönde toplam 6 pist yapılacak. Pistlerin paraleline inşa edilecek taksi yolları da, trafiğin çok yoğun olduğu dönemlerde tıpkı pistler gibi uçakların inip kalkabileceği özellikte olacak. Örneğin yoğunluğun arttığı yaz sezonlarında pist sayısı otomatikman 6'dan 12'ye çıkacak. Dış dokusu Edirne'deki Selimiye Camii'nin İslam-Osmanlı motifinden esinlenerek yapılacak havalimanının 3. köprü ile aynı sürede bitirilmesi hedefleniyor.



EN İNCE AYRINTILAR BİLE DÜŞÜNÜLDÜÜçüncü havalimanı inşa edilirken, Atatürk Havalimanı'nda kuruluşundan bugüne yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için mevcut yöneticilerin tecrübelerinden istifa edilecek. Yeni havalimanı; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinin bulunduğu 5 önemli tesisten oluşacak. 150 milyon yolcuya hizmet verecek Terminal 1,350 metrex1500 metrelik asmakatı da olan 6 katlı binadan oluşacak. Havalimanı, 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu ile entegre olacak. Yap-işlet-devret modeli ile yapımı planlanan havalimanı ihalesine en geç Ekim ayında çıkılacak. İhale sonuçlanır sonuçlanmaz da temele ilk kazma vurulacak. Havalimanının süratle bitirilmesi için pist, terminal binası, aktarma istasyonu hangarlar ve diğer birimler farklı firmalara yaptırılacak.

200 BİN KİŞİYE EKMEK KAPISISadece yapım aşamasında 100 bin kişilik istihdam sağlayacak olan havalimanı, tamamlandığında 200 bin kişiye yeni bir ekmek kapısı açılmış olacak. Havalimanı çok rahat ayırt edilir şekliyle uzaydan görülebilecek. Yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı, yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacak. Böyle büyük bir havaalanı kurmanın arkasında yatan en önemli hedefse, İstanbul'u uluslararası havacılık piyasasındaki rolünü ileriye taşımak; Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika'dan yapılan tüm uçuşların bölgesel merkez haline getirmek.



 

ÜÇÜNCÜ HAVALİMANINDA NELER OLACAK5 kilometrex7 kilometre boyutunda toplam 3 bin 500 hektarlık alanda kurulacak olan havalimanıyla bağlantılı bin 100 hektarlık ileri teknoloji endüstri ve ticaret alanı bulunacak. Uçuş yolları sesi en aza indirgeyecek şekilde konumlanacak. Terminal binası yeşil bina olarak inşa edilecek. Cam zarf kullanımıyla, terminal binasının ortasında maksimum gün ışığı girişi sağlayarak yapay aydınlatma ihtiyacını azaltacak. Terminal binası elektrik kullanımını en aza indirgemek üzere maksimum derecede kullanan 'akıllı bina' olacak. Elektrik ve ısıtma ihtiyaçları, havalimanının ürettiği çöplerin çoğu kullanılarak merkezi ısıtma ve güç üretim birimiyle karşılanacak. Havalimanının 5 önemli tesisi bulunacak ve bunlar terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinden oluşacak.

350 metrex1.500 metrelik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir bina, düşük seviyede varış ve ikinci bir seviyede havalanma seviyesi olmak üzere toplam 4 terminal, yetkililer ve yönetimin kullanımı için asmakat bulunacak. Büyük bir alışveriş tesisi, üst 3 katta 5 yıldızlı oteller, ticari ofis binaları, ticari fuar alanı bulunacak. Uluslararası finans ve ticari işlemler için 'özel ekonomik bölge' kurulacak. Rüzgarın hızını asgariye indirecek bir aerodinamik şekilde tasarlanacak. Dış dokunun tamamı elektrik kullanımının karşılanacağı, güneş kolektörü görevi yapacağı galvanik dokuyla kaplanacak.

Havalimanına ait jumbo-jetlerin iniş ve kalkışlarına uygun 3,5-4 km uzunluğunda Karadeniz'e paralel olan 4 pist ve Karadeniz'e dik uzanan 2 pist olmak üzere toplam 6 pist bulunacak. Uçuş yolları direkt olarak önerilen kentin üzerinden uçmayı önleyecek şekilde konumlandırılacak.
Terminal, raylı sistem aracılığı ile Taksim'e bağlanacak. Bu raylı sistem, eski demir yolu hattının güzergahından geçirilecek. Toplu taşıma aracılığıyla İstanbul'un tüm bölgelerinden ulaşım sağlanacak. Taksim'den havalimanına 15 dakikada ulaşılacak.

Yüksek hızlı tren, havalimanındaki aktarma istasyonunda sonlanacak. Buna ilaveten, aktarma istasyonunda Havaalanı Metrosu, Boğaz'dan üçüncü geçişi sağlayan raylı sistem, havaray, kent merkeziyle bağlantıyı sağlayan otobüs hatları ve otopark bulunacak.

23 Haziran 2012 Cumartesi

İşte yıkılacak 5 il


Bakanlığın kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde süreç başlıyor...81 ilin valisine yazı gönderildi. Yıkım 5 ilde başlıyor.

İşte yıkılacak 5 il





Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbulİzmirBursaSakarya ve Kocaeli belediyelerine yetki devri yaptı.
Böylece dönüştürülecek ilk 5 il de belli oldu. Bu illerde dönüşüm ofisleri kurulacak
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 81 ilin valilik ve belediyelerine yazı göndererek ilgili kuruluşlardan riskli alan ve yapıların tespitine başlamalarını istedi. Belediyelerden vatandaştan tespit isteyecek
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yakında başlayacak afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine yönelik süreci başlattı. Bakanlık önceki gün itibariyle 81 ilin valilik ve belediyelerine yazı göndererek ilgili kuruluşlardan riskli alan ve yapıların tespitine başlamalarını istedi. Bakanlıktan mektubu alan belediyeler şimdi bu binaları tespit edip hem bakanlığa bildirecek hem de riskli binaların maliklerine binanın genel durumunu bildiren yazı yollayacak. Kat malikleri belediyelerin riskli bina yazısına karşı gelirse kendisi de farklı bir değerlendirme şirketinden değerleme raporu talep edebilecek.

Dönüşüm ofisleri kurulacak
Bakanlık ayrıca dönüşüm çerçevesinde İstanbul, İzmir, Bursa, Sakarya ve Kocaeli'nde Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü şubeleri açılması için bu belediyelere yetki devri yaptı. Böylece 1'nci derece deprem bölgesinde yer alan riskli alanlar daha çabuk belirlenip dönüşüm başlayabilecek.
Mahkemeye giden kira alamayacak
Kentsel dönüşümde kararlara itiraz etme hakkı da bulunuyor. Yani kat maliki dönüşümle ilgili bir itirazda mahkemeye gidip dava açabilecek. Ancak açılan dava yıkıma engel olmayacak. kişi sadece rayiç bedele itiraz edebilecek. Eğer daire için belirlenen rayiç bedel 80 bin lira ise ve kişi evinin değerinin daha yüksek olduğunu kanıtlamak için dava açmışsa Çevre ve şehircilik Bakanlığı davanın sonucuna göre kişiye ödeme yapacak. Mahkemeye giden kişi devletten kira yardımı alamayacak ve faiz desteği isteyemeyecek.
Tespiti yapı malikleri yapacak
Afet riski altındaki alanların dönüşümü konusunda gönderilen yazıya göre, riskli yapıların tespiti, öncelikle yapı malikleri ve kanuni temsilcileri tarafından yaptırılacak. Riskli olduğu bilimsel raporla tespit edilen, idareye veya Bakanlığa bildirilen yapılar üzerinde 6306 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile ilgili diğer maddeleri çerçevesinde yenileme ve dönüşüm faaliyetlerini kendileri yapabilecek. İhtiyaç duyulması halinde Bakanlık ve idare gerekli desteği sağlayacak.
Bakanlık devrede olacak
Bakanlık süre vererek, hak sahipleri veya kanuni temsilcilerinden riskli yapıların tespitini isteyecek. Verilen sürede yaptırılmaması durumunda tespitler Bakanlıkça veya idarece yapılacak. Aciliyet gerektiren riskli yapıların belirlenmesi, yapı maliklerince yapılabileceği gibi idarelerce maliklerin tasarrufu beklenilmeden de gerçekleştirilecek.
İtirazlarda süre 15 gün
Bakanlıkça veya idarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine, malikler veya kanuni temsilciler gerek gördüğü takdirde itiraz etme hakkına sahip. Ancak itirazlar en geç 15 gün içinde çevre ve şehircilik il müdürlüklerine yapılmak durumunda. İl müdürlükleri tarafından Bakanlığa iletilecek itirazlar, Bakanlık tarafından kanun kapsamında belirlenen teknik heyet tarafından değerlendirilecek.
Yeni şirketler kurulacak
Riskli yapılar kanundaki yetki çerçevesinde belediyeler, il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir ilçe belediyeleri ile çevre şehircilik il müdürlükleri tarafından tespit edilecek.Müracaatları halinde, tecrübeli en az iki inşaat mühendisi ile bir jeoloji veya jeofizik mühendisi istihdam eden üniversiteler, inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odaları ve belediye şirketleri de lisanslandırılacak. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve diğer gerçek ve tüzel kişiler de en az iki inşaat mühendisi ile bir jeoloji ve jeofizik mühendisi bulunması halinde teknik ve mali şartları taşımaları halinde lisanslandırılacak.
Tespitler eski yönetmelikle yapılacak
Tespitler, uygulama yönetmelikleri hazırlanıncaya kadar 6 Mart 2007 tarihinde 26454 sayılıResmi Gazete'de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik'teki "Mevcut Binaların Değerlendirilmesi ve Güçlendirilmesi" hükümleri kapsamında yapılacak.
KARARI BAKANLIK VERECEK
Riskli yapıları belirleyen belediyelerin ve il özel idarelerinin ekipmanları ve kadro yetersizliği durumunda riskli yapıları valilikler belirleyecek. Belirlenen riskli alan ve yapıların imar ve kentseltasarım projelerini belediye ve il özel idareleri kendileri yapacak, daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın onayına sunacak.
BUGÜN

13 Haziran 2012 Çarşamba

İstanbul’un 3. Havalimanı Karadeniz Sahiline



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 projelerinden İstanbul'a 3. havalimanının ayrıntıları ortaya çıktı. Büyükşehir Belediyesi'nin beş aylık çalışmalarının sonucunda havalimanının Karadeniz sahiline kurulmasına karar verildi. İlk etapta 100 milyon yolcu kapasiteli düşünülen havalimanı Başbakan'ın talimatıyla 120 milyona çıkarıldı.Zaman Gazetesi'nden Yasin Kılıç'ın haberine göre, Arnavutköy-Göktürk-Çatalcayollarının birleştiği kavşaktaki 3 bin 500 hektarlık bölgeye yapılacak havaalanının 6 pisti bulunacak. Dış dokusu Edirne'deki Selimiye Camii'nin İslam-Osmanlı motifinden esinlenerek yapılacak havalimanının, 3. köprü ile aynı sürede bitirilmesi hedefleniyor.

Yeni havalimanı; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinin bulunduğu 5 önemli tesisten oluşacak. 350 m x bin 500 m'lik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir binadan oluşacak havalimanı, 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu ile entegre olacak. Yap-işlet-devret modeli ile yapımı planlanan havalimanı ihalesine 2013 yılı bitmeden çıkılacak. Yapımında 100 bin kişilik istihdam oluşturacak havalimanı, ayırt edici şekli ile uzaydan görülebilecek. Yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı, yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacak. 

Yeni havalimanında neler olacak?

5 km x 7 km boyutunda toplam 3 bin 500 hektarlık alanda kurulacak.

Havalimanıyla bağlantılı 1.100 hektarlık ileri teknoloji endüstri ve ticaret alanı bulunacak.

Uçuş yolları sesi en aza indirgeyecek şekilde konumlanacak.

Terminal binası yeşil bina olarak tasarlandı.

Cam zarf kullanımı, terminal binasının ortasında maksimum gün ışığı girişi sağlayarak yapay aydınlatma ihtiyacını azaltıyor.

Terminal binası elektrik kullanımını en aza indirgemek üzere maksimum derecede kullanan 'akıllı bina' olacak.

Elektrik ve ısıtma ihtiyaçları, havalimanının ürettiği çöplerin çoğu kullanılarak merkezi ısıtma ve güç üretim birimiyle karşılanacak.

Havalimanının 5 önemli tesisi bulunacak; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesisleri.

350 m x 1.500 m'lik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir bina, düşük seviyede varış ve ikinci bir seviye de havalanma seviyesi olmak üzere toplam 4 terminal, yetkililer ve yönetimin kullanımı için asmakat bulunacak.

Büyük bir alışveriş tesisi, üst 3 katta 5 yıldızlı oteller, ticari ofis binaları, ticari fuar alanı bulunacak.

Uluslararası finans ve ticari işlemler için 'özel ekonomik bölge' kurulacak.

Rüzgarın hızını asgariye indirecek bir aerodinamik şekilde tasarlanacak.

Dış dokunun tamamı elektrik kullanımının karşılanacağı, güneş kolektörü görevi yapacağı galvanik dokuyla kaplanacak.

Havalimanına ait jumbo-jetlerin iniş ve kalkışlarına uygun 3,5-4 km uzunluğunda Karadeniz'e paralel olan 4 pist ve Karadeniz'e dik uzanan 2 pist olmak üzere toplam 6 pist bulunacak.

Uçuş yolları direkt olarak önerilen kentin üzerinden uçmayı önleyecek şekilde konumlandırılacak.

Terminal, raylı sistem aracılığı ile Taksim'e bağlanacak. Bu raylı sistem, eski demir yolu hattının güzergâhından geçirilecek. Toplu taşıma aracılığıyla İstanbul'un tüm bölgelerinden ulaşım sağlanacak. Taksim'den havalimanına 15 dakikada ulaşılacak.

Yüksek hızlı tren, havalimanındaki aktarma istasyonunda sonlanacak. Buna ilaveten, aktarma istasyonunda Havaalanı Metrosu, Boğaz'dan üçüncü geçişi sağlayan raylı sistem, HavaRay, kent merkeziyle bağlantıyı sağlayan otobüs hatları ve otopark bulunacak. 

4 Haziran 2012 Pazartesi

50 bin kişiye iş yaratacak



İŞTE YENİ KÖPRÜ

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, maliyeti yaklaşık 4.5 milyar lirayı bulacak 3’üncü köprünün inşaat aşamasında 6–7 bin kişi, işletme aşamasında 700-1000 kişi, yapım sürecinde de 50 bin kişi istihdam edileceğini söyledi. Yıldırım, “Köprü, Ege ve Marmarayı entegre edecek” dedi.
















Boğazı’na 3’üncü köprünün inşası için geri sayım başladı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, maliyeti yaklaşık 4.5 milyar lirayı bulacak 3’üncü köprünün yapımını da içeren Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin 2015 yılı sonunda hizmete açılacağını söyledi. 10 yıl 2 ay 20 gün işletme ve yapım süresi ile İçtaş İnşaat-Astaldi Ortak Girişim Grubu’na verilen köprü, ihale sözleşmesi gereği 36 ayda tamamlanacak. Otoyol projesi, Binali Yıldırım’ın ‘büyük sanat yapıları’ olarak tanımladığı, toplam uzunluğu 1875 metrelik asma köprü, 60 metre uzunluğundaki viyadükler ve toplam uzunluğu 21 kilometre olan tünelleri kapsıyor. Güzergah üzerinde, bağlantı yolları üzerindekiler de dahil 45 kavşak bulunuyor. Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin hayata geçirilmesiyle bütün bu olumsuzlukların ortadan kalkacağını savunan Binali Yıldırım, projenin hedeflerini anlattı.

50 bin kişi istihdam edilecek
İstanbul’daki transit trafik yükünü hafifletmeyi amaçladıklarını belirten Binali Yıldırım, şunları söyledi: “Araçların şehir içi trafiğine girmeden erişim kontrollü, yüksek standartlı, kesintisiz, emniyetli ve konforlu bir yol ile zamandan tasarruf ederek transit geçişini sağlamak istiyoruz. Proje hayata geçtiğinde Avrupa- Asya arasında çok daha kısa sürede geçiş imkanı olacak. Diğer ulaşım modları ile entegrasyon sağlanıp, İstanbul şehir içi trafiğindeki yoğunluk azaltılacak. Köprü, yapımı devam eden Gebze- İzmir Otoyolu ile Ege ve Marmara bölgesinin entegrasyonu sağlayacak. Projenin inşaat aşamasında, yaklaşık 6–7 bin kişi, işletme aşamasında yaklaşık 700–1000 kişi, yapım sürecinde de 50 bin kişi istihdam edilecek.”

İzmir’e kadar ulaşacak
Proje kapsamında Gebze-Dilovası bölgesi TEM Otoyolu’ndan bir kavşakla ayrılacağını söyleyen Bakan Yıldırım, şöyle konuştu: “İzmit Körfezi’nde yapılacak asma köprü ile Hersek Burnu’na ulaşılacak. Otoyol Orhangazi ve Gemlik yakınlarından geçip, Ovaakça Kavşağı ile Bursa Çevreyolu’na bağlanacak. Otoyol daha sonra Karacabey Kavşağı’ndan başlayarak Uluabat Gölü’nün doğusundan, Mustafakemalpaşa’nın güneyinden ve Susurluk’un kuzeyinden geçerek Balıkesir’e ulaşacak. Balıkesir’in batısından güneye yönelerek Savaştepe, Soma, Kırkağaç ilçelerinin yakınlarından geçip, Turgutlu yakınlarında batıya yönelecek. İzmir-Uşak devlet yoluna parelel olarak ilerleyip İzmir Çevreyolu üzerindeki Anadolu Lisesi Kavşağı’na bağlanacak.”

Yakıt tasarrufu sağlayacak
Yıldırım, şöyle devam etti: “377 kilometre otoyol ve 44 kilometre bağlantı yolu olmak üzere toplam 421 kilometre uzunluğundaki proje kapsamında, yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda bir asma köprü, toplam 18 bin 212 metre uzunluğunda 30 adet viyadük, toplam 7 bin 395 metre uzunluğunda 4 adet tünel, 209 adet köprü, 18 adet gişe alanı, 5 adet Otoyol Bakım İşletme Merkezi, 7 adet servis alanı ve 7 adet park alanı yer alacak. Proje tamamlandığında İstanbul-İzmir arasındaki mesafe 140 kilometre kısalmış olacak. 8-10 saatlik mevcut ulaşım süresi 3.5-4 saate inecek. Proje yılda 870 milyon TL’lik yakıt tasarrufu sağlayacak.”

İki katlı,  demiryolu da geçiyor
İSTANBUL ve Marmara Bölgesi’nin karayolu trafik yükünü azaltmayı hedefleyen Üçüncü Köprü Projesi’ne, ilk projede olmayan demiryolu raylı sistemi de eklendi. Projeye göre, üçüncü köprü iki katlı olacak. Üst katı karayolu taşımacılığına ayrılan köprünün alt katından sadece demiryolu geçecek. Bu demiryolu Edirne’den İzmit’e kadar hem şehirlerarası hem de şehir içinde yolcu taşıyacak. Marmaray’la da entegre edilecek raylı sistemle, Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı da birbirine bağlanacak.

İzmit Körfez’inden geçiş 35 dolar+KDV
SÖZLEŞMESİ 27 Eylül 2010 tarihinde imzalanan Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi Dahil) Otoyolu Projesinde 4 ayrı kesim halinde verilen trafik garantisi ise şöyle: Gebze – Orhangazi kesimi için günde 40 bin, Orhangazi – Bursa (Ovaakça Kavşağı) kesimi için 25 bin, Bursa (Karacabey Kavşağı)-(Balıkesir – Edremit) ayrımı kesimi için 17 bin, Balıkesir – Edremit ayrımı – İzmir kesimi için ise 23 bin otomobil. Trafik sayısının garanti edilenin altında kalması halinde oluşacak gelir kaybı, gelir kaybının olduğu yılı takip eden yılın nisan ayı içerisinde  İdare tarafından görevli şirkete ödenecek. Otomobil için geçiş ücreti, İzmit Körfez Geçişi Köprüsü için KDV hariç 35 dolar, otoyol için KDV hariç kilometre başına 0,050 dolar olarak belirlendi. İşin yapım süresi 7 yıl. Ancak projenin tamamının 5 yılda bitirilip, işletmeye açılması hedefleniyor. Otoyolun farklı kesimlerinin farklı zamanlarda açılması imkanı da veriliyor.

Ekonomik kayıplara neden oluyor
BİNALİ Yıldırım, trafik sorunun yol açtığı mevcut olumsuzlukları şöyle sıraladı:
Akaryakıt tüketimine bağlı ekonomik kayıplar. Ulaşım alt yapısı yetersizliği nedeniyle, taşıma kapasitesinin düşük verimle kullanılması.
İstanbul’un ulaşım alt yapısındaki yetersizlikler nedeni ile, sektörlerdeki kapasitenin yeterli seviyede kullanılamaması.
Boğaz geçişlerindeki kapasite yetersizliği nedeniyle Erişme Kontrollu bir yolda, sadece olağanüstü hallerde uygulanması gereken ilave şerit çalışmalarının her gün yapılmasından dolayı, ilave işletme maliyeti oluşturması.
Bakım ve onarım işlerinin trafik yoğunluğundan, belirli gün ve kısıtlı zaman diliminde yapılması nedeniyle oluşan ilave bakım maliyeti.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Çeçenler çıldırmış olmalı


Üçüncü köprü ihalesinde, dün mali teklifler açıldı. 28 firmanın ihale dosyasını incelediği ihale sürecinde 11 firma şartname almış ve 5 firmadan teklif gelmişti.

Çeçenler çıldırmış olmalı
Üçüncü köprü ihalesiİstanbul'un fethinin 559. yıl dönümünde sonuçlandı. İhaleyi 10 yıl 2 ay 20 günlük düşük işletme süresi teklifiyle Türk IC İçtaş ile İtalyan Astaldi kazandı. En yakın işletme süresi teklifini Cengiz-Limak-Kolin-Makyol-Kalyon ortaklığı, 14 yıl 9 ay 19 gün'le verdi... Firmalar 6 ay içinde kredi bulamasalar bile inşaata başlayacak. Yeni köprü 2015 yılında faaliyete geçmiş olacak.
2.5 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM
Dünkü ihalenin sonucunu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım açıkladı. Bakan Yıldırım, Salini-Gülermak projesinin köprü ayaklarının denizin içinde olması nedeniyle, değerlendirme dışı tutulduğunu söyledi. Projenin yatırım maliyetinin 2.5 milyar lira olacağını belirten Yıldırım, olası bir deniz kazasında zarar görmemesi için projede ayakların özellikle karada olmasının istendiğine vurgu yaptı. Yıldırım, 29 Mayıs'ın, İstanbul'un fethinin 559. Yıldönümü olduğuna dikkat çekerken,'O nedenle İstanbul'a 3. gerdanlığı takacak firmayı bugün açıklıyoruz' dedi.
TREN GEÇİŞİ DE VAR
KÖPRÜNÜN yatırım tutarının da 2.5 milyar dolar yani 4.5 milyar lira olduğunu aktaran Yıldırım, 'Bizim fiyata dahlimiz yok. Biz eğer firmaya ek işler verirsek bu fiyat artmayacak. O zaman işletme süresi uzayacak' dedi. Yıldırım, hedeflerinin, 36 ayda köprüyü tamamlayarak, en geç 2015 yılı sonunda hizmete sunmak olduğunu bildirirken, inşaata bu yıl sonunda başlanması gerektiğini aktardı. Yıldırım, projede tren geçişi olacağına da dikkat çekti.

6 AY İÇİNDE BAŞLAYACAK
YILDIRIM, firmanın bir yandan da finansmanla ilgili çalışmalara başlayacağını kaydederken, finansman bulamaması halinde ise ortaklığın öz kaynaklarla inşaata başlaması gerektiğini söyledi. Yıldırım, 'Biz bunun için şirkete bir sınır koyduk. 6 ay içinde kredi buldu buldu, bulamazsa da öz kaynaklarıyla işe koyulmalı. Zaten kredi bulamama sorunu da olmaz. Mutlaka bulur. Herkesin kredi vereceği bir proje' dedi.
'ÇILGIN TEKLİF'
Mehmet Cengiz Cengiz İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı: Bu teklifi, 'çılgın bir teklif' olarak nitelendiriyoruz. Gerçekleştirilmesi zor görünüyor. Biz imkan görmüyoruz. Bu koşullarda ağaçtan köprü yapsan yine de çok zor. Herkesin yoğurt yiyişi farklı. Bekleyip göreceğiz.
Süleyman Varlıbaş Varyap Yönetim Kurulu Başkanı: Projeyi Türk müteahhitlerin yapacak olması mutluluk verici. Mutlaka onlar fizibilitesini yapmış ona göre teklif vermişlerdir. Menfi yorum yapmak bize düşmez. Türk ekonomisi için de ihaleyi kazanan grup için de hayırlı olmasını diliyorum.
Nihat Özdemir Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı: Herkesin hesabı-kitabı var. Saygı duymak, tebrik etmek lazım. Hayırlı olsun.
Ebru Özdemir Limak Holding Yönetim Kurulu Üyesi: Biz gerçekten çok çalıştık, büyük emek verdik. Beşli konsorsiyum kurarak, her açıdan hesap yaptık, amacımız ciddi bir sermaye koyup hızlı iş yapmaktı, olmadı. Mutlaka onlar da kendilerine göre hesap yapmışlardır. Tebrik ediyoruz.

Emin Sazak Yüksel İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı: İlk teklifle ikinci teklif arasında yüzde 40 fark var. Kazanan grubun bu işi yapmaya muvaffak olacağını düşünüyorum.

Günde 135 bin araç geçmezse aradaki farkı devlet ödeyecek
10 Ocak'ta yapılan ilk ihalede hiçbir şirket teklif vermezken, bunun üzerine projede bazı değişiklikler yapıldı. 
KÖPRÜNÜN de içinde bulunduğu Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'nden 414 kilometrelik otoyolçıkarıldı, sadece 100 kilometrelik bir yol bırakıldı.
KÖPRÜNÜN günlük trafik garantisi de 100 bin araçtan 135 bin araca çıkarıldı. 
KAMULAŞTIRMA bedeli yükü de firmaların sırtından alındı.
 EĞER günde 135 bin araç geçmezse, araç geçiş ücreti devlet tarafından ödenecek. 
BUNUN üzerinde araç geçerse, kazanç IC İçtaş-Astaldi'nin olacak.
 KÖPRÜ yapım sürecindeki işlemler KDV'den muaf tutulacak. 
BU muafiyetten şirketin 500 milyon dolarlık katkı elde etmesi bekleniyor.

Kaynak: Akşam